Süleymaniye Camii'nin Muhteşem Mimari Özellikleri

Osmanlı Tarihi

Mimar Sinan'ın çıraklık eserim dediği Süleymaniye Camii'nin okudukça hayret veren mimari özellikleri. 

Sü­ley­mâ­ni­ye’nin bütün unsurları gibi temelleri de o müstesnâ ihtişâmı sergilemektedir. Temeller, içinde rahatça yürünebilecek bir ızgara sistemi hâlindedir. Bu yollardan câminin bütün müştemilâtına su taksim eden haznelere gidildiği gibi, mâbedin tabanının orta kısımlarında bu yollar üzerine ahşap kapaklı menfezler açılmıştır ki, bir tür “klimatizasyon”, yani ısıtma ve soğutma sistemi sağlanmıştır.

Maalesef günümüzde bunların bir kısmı iptal edilmiş, bir kısmı da taş kapaklarla kapatılmıştır. Kapaklar açıldığında meydana gelen hava cereyanı hayret vericidir. Ayrıca bu temel şekli, depremler karşısında dayanıklılığı da temin etmektedir.

Bunun içindir ki câmi-i şerîf, asırlar boyunca pek çok depreme mâruz kalmasına rağmen sapasağlam ayakta kalmış bulunmaktadır. Âdeta asırları sırtına sararak gitgide daha bir esrârengiz hâle bürünmektedir. Ona bakan her gönle şöyle dedirtmektedir:

Okşaya okşaya geçmiş -âdeta-

Sıcaklarıyla yaz, karlarıyla kış…

Gitgide daha çok güzelleşmişsin;

Mevsimler yaramış, yıllar yaramış!

Mîmarbaşı Koca Sinan’ın bu eserinde, zamanının ilmî ve fennî im­kân­larıyla îzâhı mümkün olmayan pek çok hârikalar müşâhede olunmaktadır. Bunlardan biri de kubbelere örümceklerin ağ yapmaması için Afrika’dan getirtilen 300 deve kuşu yumurtasıyla iç alanın süslenmesidir.

Koca Sinan, yalnız kuru bir inşâ faâliyetinde bulunmuyor, vücûda ge­tir­diği esere İslâm mîmârîsinin hâlâ aşılamayan şahsiyetini nakşediyordu. Kullandığı her malzemeyi, eserini asırlara mukâvemet edebilecek bir vasıfta seçiyor ve onu sadece iktisâdî yönden değil, aynı zamanda bediî ölçülerle en mükemmel bir sû­ret­te terkîb etmenin çığırını açıyordu.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları