Siyak Ne Demek?

NE NEDİR?

Siyak kelimesinin anlamı nedir? Siyak kelimesine örnek cümleler...

Siyak: İfade şekli ve tarzı, sözün gelişi anlamına gelmektedir.

SİYAK KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Hissedilen mânâyı ifâde edebilmek için, en uygun kelimeleri seçmek de kâfî gelmeyebilir. Kelimelerin dizilişi, cümlelerin teşekkülü, metnin siyak ve sibâkı da mânâ ve hislerin ifâde aracıdır. Kur’ân-ı Kerîm, müterâdifler arasında delâlet itibâriyle en uygun, tasvir açısından en mükemmel olan kelimeyi almaktadır. Dilin imkânları tükenip geride dil sınırlarının ötesinde bâzı mânâ ve tasavvurlar kaldığında, Kur’ânî kelimeler onları nazım, ses,
vezin ve ölçü yoluyla ifâde yoluna gitmektedir. Bunlar da okuyucunun, kelimeleri birbirine kaynaştırmak sûretiyle tilâvet ettiği veya dinlediği esnâda hissettiği ve Kur’ân’ın bütünlüğü içinde mevcut olan mânâlardır. (Bûtî, Ravâi’, s. 140)

*****

Âyette anne, babadan önce zikredilmiştir. Çünkü baba yardım etme, zararlardan koruma husûsunda, anneye göre daha güçlü ve kuvvetlidir. İnsan ise o anda korku ve kaçma hâlindedir ve kuvvetli kimselerin yardımına muhtaç durumdadır. Zevceden kaçış da babadan sonraya bırakılmıştır. Çünkü insanın kalbi ona daha çok bağlıdır. Hanımı bir kimsenin sır ortağı ve hayat arkadaşıdır. Abese Sûresi’nde siyak, tanıdıklardan ve yakınlardan kaçış ve kendi başına kalmak isteyiştir. Çünkü o gün herkes kendini kurtarma derdindedir ve en yakınlarına dahî bakma fırsatı yoktur. Hatta onların hak iddiâ etmelerinden korkmaktadır.

*****

Manzaradan önce, onuncu âyette konuyla alakalı olarak “Birbirlerine gösterildikleri hâlde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz” buyrulurken sonrasında da insanın çok hırslı, sabırsız, başı derde düştüğünde sızlanıp duran bir yapıya sahip olduğu söylenir. Böylece siyak ve sibak uyumu gerçekleşmiş olur.

*****

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibâdet eden, âhiret azâbından sakınan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi)
midir? (Rasûlüm!) De ki: «HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?» Ancak akl-ı selîm sâhipleri ibret ve öğüt alır.” (ez-Zümer, 9)

Bu âyet-i kerîme, sibak ve siyâkı, yâni öncesi ve sonrası ile birlikte tahlil edildiğinde bizlere, Allah katında ilim ve cehâletin ne mânâya geldiğini çok açık bir sûrette beyân etmektedir. Buna göre gerçek mânâda sır, hikmet ve hakîkati “bilenler” zümresine dâhil olabilmek için dikkat edilecek başlıca hususlar şunlardır:

1. Geceleri secde ve kıyam hâlinde olarak Cenâb-ı Hak’la kalbî beraberliği temin edebilmek.