Sevginin Alâmeti Onda Saklı!

Cemiyet Hayatımız

Allâh’a muhabbet deryâsına götürecek olan yegâne rahmet ve muhabbet pınarı, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir. Öyle ki O’na muhabbet, Allâh’a muhabbet; O’na itaat, Allâh’a itaat; O’na isyan, Allâh’a isyan sadedindedir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, beşer için bir rahmet sığınağıdır.

Unutmamalıyız ki; hiçbir bedel ödemeden Kur’ân’a muhatap ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e ümmet olduk. O hâlde hayâtımız, Kur’ân’ın ve Peygamber Efendimiz’in iki cihanda şefaatlerine lâyık bir kıvam arz etmelidir. Peygamber Efendimiz’e muhabbetimiz, her şeyden üstün, hattâ canımızdan daha aziz olmalıdır. Çünkü O’nu sevmek, Allâh’ın sevgisini ve rızâsını kazanmaktır.

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, îmânın umdesi; kelime-i şehâdetin ikinci şartıdır.

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, varlığımızın hem sırrı, hem de hikmetidir.

O’nun hayâtı; ilâhî sır ve hikmetler hazinesidir, ebedî huzur ve saâdet menbaıdır. O’nu lâyıkıyla tanımak, sırf kitap satırlarının dar hudutları içinde kalarak mümkün değildir. O’nu anlayabilmek, daha ziyâde âşık bir kalp ve yanık bir gönül ister. Ancak gerçek bir muhabbet sâyesinde O’nunla beraberlik şerefine erilir. Zira O’nun ifâdesiyle:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Fakat bu beraberliğin alâmeti de, kişinin hâliyle, kāliyle ve davranışlarıyla da sevdiğine benzeyebilmesidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları