Sen Bir Peygambersin, Ölümden mi Korktun?

İbadet Hayatımız

Hazret-i İlyas -aleyhisselâm- ve Azrâil -aleyhisselâm- arasında geçen ibret dolu konuşma...

Rivâyet edilir ki;

Hazret-i İlyas -aleyhisselâm- Azrâil’le karşılaşınca ürperdi. Bunun üzerine Azrâil -aleyhisselâm- dedi ki:

“–Sen bir peygambersin yâ İlyas, ölümden mi korktun?”

Hazret-i İlyas şöyle cevap verdi:

“–Hayır, ölümden ürkmedim. Fakat hayatımın bittiğine üzüldüm. Çünkü hayatımı ibâdetle, tebliğle geçiriyordum. Kulluktan bir lezzet alıyordum. Fakat şimdi kabirde kıyâmete kadar rehin kalacağım. Onun için mahzun oldum.”

Bu ulvî idrâkin bir başka ifadesini Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri şöyle dile getirir:

“Dünyanın bir günü, âhiretin bin senesinden daha hayırlıdır. Çünkü dünyanın bir gününde rızâ-yı ilâhîyi tahsil etmek imkânı vardır. Âhirette ise dünyadaki gibi amel-i sâlihler yapıp da kazanma imkânı yoktur. Orada sadece hesap vardır.”

Gafil insanlar ise; Cenâb-ı Hakk’ın kendisini niçin yarattığını, kendisine bu ömrü ve sayısız nimetleri niçin verdiğini tefekkür etmez. Öleceğini bildiği hâlde, ölüp giden binlerce insana şâhitlik ettiği hâlde, hiç ölmeyecekmiş gibi bir gaflet içinde yaşar. Âhiretin bu dünyada sergilenen îman, kulluk ve amel-i sâlihler ile kazanıldığını idrâk edemez. Sermâyesini hebâ eder.

Böyle gaflet ehli âhirette büyük bir pişmanlık duyar ve feryâd eder. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Onlar orada şöyle feryâd ederler:

«–Rabbimiz! Bizi çıkar, (daha önce) yaptığımız (kötü amellerin) yerine sâlih ameller işleyelim!»

(Onlara şöyle denilir:)

«–(Evvelâ) size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi?

(İkinci olarak) size (Peygamber, Kur’ân ve ihtiyarlık alâmetleri gibi nice) îkaz edici de gelmedi mi?

(O zaman niçin inanmadınız?)

Şimdi tadın (azâbı)! Zâlimlerin yardımcısı yoktur!»” (Fâtır, 37)

Kur’ân-ı Kerim’de; âhiretteki nice nedâmet sahneleri bizlere ibret için seyrettirilmektedir. Bu hüsran dolu nedâmet tablolarında, mücrimler;

يَا لَيْتَن۪ي يَا لَيْتَنَا

“Âh keşke!” diyerek pişmanlıklarını dile getirmektedirler. O faydasız son pişmanlıklardan biri âyet-i kerîmede şöyle ifade buyurulur:

“Herhangi birinize ölüm gelip de;

«–Rabbim, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de (ölümümü) sadaka versem, sâlihlerden olsam!» demesinden önce, size verdiğimiz rızıklardan infâk edin.” (el-Münâfikûn, 10)

Gafil insanı aldatan bir husus da sabırsızlık ve sebatsızlıktır. Ömrü sâlih amellerle tezyîn etmek; şu kısa dünya hayatında haramlardan uzak, nezih bir hayat yaşamak titizliğine sabredemezler. Onlara bu gayretler pek uzun ve yorucu gelir.

Hâlbuki;

Âhirette o şiddetli günün pişmanlıkları ve hüsranları içinde, dünya hayatının âhiret karşısında pek kısa olduğunu da idrâk edeceklerdir. Âyet-i kerîmede bu hissiyâtın zaman ölçüsü şöyle ifade buyurulur:

اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا

(Kıyâmeti gördükleri gün onlar, sanki dünyada) sadece bir akşam vakti veya kuşluk zamanı (kalmış gibidirler.) (Bkz. en-Nâziât, 46)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Ocak, Sayı: 191