Semûre Bı̇n Cündeb (r.a.)

Sahabiler

Yaşının küçük olmasına rağmen iman, cesaret ve azminin büyüklüğü sayesinde Peygamber Efendimizi, Uhud savaşına katılıması konusunda ikna etmeyi başaran Semure bin Cündeb’in (r.a.) menkıbesi…

Uhud’da sayıları üç bini aşan küffar ordusuna karşı koymak üzere yola çıkmış olan dokuz yüz Müslüman içinde Semûre bin Cündeb de vardı. Yaşı küçüktü ama onun da azmi ve imanı büyüktü. Ne olursa olsun, din düşmanları ile çarpışmak, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’e vaktiyle çeşitli eziyetler etmiş olan İslâm düşmanlarına karşı, küçücük avuçlarından hiç olmaz ise bir kaç ok fırlatmak istiyordu. Bu kararı o kadar katî idi ki nasıl ok atacağının, bir kâfir ile karşı karşıya gelirse, onu nasıl yıkacağının daha evvel tasavvurlarını yapmış, arkadaşları ile sık sık güreşler tertip ederek, kendini bu iş için iyice hazırlamıştı.

PEYGAMBER EFENDİMİZE İLGİNÇ TEKLİF

Ne çare ki, boyu kısa, cüsse itibariyle de küçüktü. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri çocukları geri çevirirken, ona da Medine’ye dönmesini ihtar etmişti. Semüre’nin teessürü çok büyük oldu. Kendisini çeviren Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’den başkası olsa idi, kolay kolay dinlemezdi. Ama Allah’ın Rasûlü ona “Medine’ye dön, sen çok küçüksün” demişti. Buna karşı gelinemezdi ki. O anda Semûre şöyle bir teklifte bulundu “Ya Rasûlallah” dedi. “Siz Râfii’yi geri çevirmeyip orduda bırakdınız. Halbuki ben ondan daha kuvvetliyim. Müsaade buyurur iseniz, şu sıcak kumların üzerinde, onunla bir güreşelim, yıkamaz isem beni geri çeviriniz. Teklif kabul edildi. Şimdi Uhud ordusu, Medine’nin kenarında, düzlükteki kumlar üzerinde çevirdikleri yarım ay şeklindeki bir halka ortasında, güreş seyrine dalmıştı. Hakikaten Rafi ile kucak kucağa güreşen Semûre, kısa bir müddet sonra, arkadaşını kumlar üzerine yatırabilmişti.

PEKİ YA SEMURE

Kıvırcık saçlarından, aşağı doğru akan terlerini silmeden Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in önüne gelen Semûre, ellerini yanlarına salarak ayakta sessizce beklemeye başladı. Bu bekleyişin manası sarihdi (açıktı, gizli değildi). Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri “Peki yâ Semûre, senin İslâm düşmanları ile çarpışacak kadar kuvvetli olduğuna inandım, sen de Rafi gibi orduda kal” buyurdu. Semüre’nin sevincine had yoktu. Koşa koşa Rafi’nin yanına giderek, onunla kucaklaşıp kol kola yola koyuldular. Ashâb-ı kiram da bu küçüklerdeki iman kuvvetini, cihad aşkını konuşarak Uhud’a doğru yürüdüler. Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları