Şehit Nişanlısının İlginç Vasiyeti

Hikâyeler

Türkiye'nin dört tarafı her birinin hikâyesi farklı, vefâlı hanımların misalleri ile doludur.

Balıkesir’de hiç evlenmemiş ve “Yedi Bekârlar” ismiyle anılmakta olan hanımlar da câlib-i dikkat bir misaldir. Nitekim bu hanımlardan birisi olan berber Hayri Bey’in halası, bir gün vefât eder. Cenâzesinde birkaç akrabanın dışında kimse yoktur. Kılınan cenâze namazından sonra mevtâyı takip eden topluluk kabristana gelir ve kendisi için açılan mezara büyük bir itina ile yerleştirilir. Tam üzeri kapatılacakken, oradaki bir yakını şöyle bir hatırlatmada bulunur:

“–Aman unutmayalım, vasiyeti vardı!”

Biraz sonra, bir kese dolusu diş ile birkaç torba saç getirilir ve mevtânın üzerine konulur. Sonra da defin işlemi tamamlanır.

Cenâze merâsiminde bulunanlardan birisi merakla sorar:

“–Bunlar da neyin nesi? Niçin mezara konuluyor?”

Bu işin esrârına vâkıf olan bir kimse ise, onun bu merakını şu cevapla giderir:

“–Halamızın nişanlısı, nikâhtan hemen sonra daha düğün yapılmadan Çanakkale’ye gitmiş. Bir daha da dönmemiş. Gençliğinde çok güzeldi halamız. Çok isteyenler oldu. Lâkin o, nişanlısının hâtırasını kirletmemek için kimselerle evlenmedi. Bâkire öldü.

Mezara konulan diş ve saçlara gelince:

«–Yarın mahşer gününde, Huzûr-i İlâhîde beyim ile karşılaşırsam; “Bu ağızdan, senin adından başka erkeğin adı çıkmadı.” diyebilmek için ağzından dökülen bütün dişlerini biriktirmiş.» Yine «–Huzûr-i İlâhîde ona; “Başıma, saçıma yaban eli değmedi.» diyebilmek için tarağına takılan bütün saçlarını toplamış. Saçlarım şâhit olsun diye torbaya koymuş. Onların da kendisi ile beraber gömülmesini vasiyet etmişti. Bizler de bu vasiyetini yerine getirdik.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları