Sâffât Suresi 37. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Sâffât Suresi 37. ayeti ne anlatıyor? Sâffât Suresi 37. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Sâffât Suresi 37. Ayetinin Arapçası:

بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ

Sâffât Suresi 37. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hayır! O ne delidir, ne de şâir. O gerçeği getirmiş, önceki bütün peygamberleri de doğrulamıştır.

Sâffât Suresi 37. Ayetinin Tefsiri:

Müşrikleri cehenneme sürükleyen sebeplerin başında şunlar geldiği anlaşılmaktadır:

Birincisi; onlar, Allah’ın birliğine inanmıyorlardı. Kendilerine “Lâ ilâhe illallah” yani Allah’tan başka ilâh olmadığı söylendiğinde büyüklük taslayıp bu inancı kabule yanaşmıyorlardı. Çünkü kelime-i tevhid, kuru bir sözden ibaret olmayıp, onu kabullendiğinde hayat tarzını buna göre tümüyle değiştirmesi gerekmekteydi. Putperestlik anlayışı üzere bina edilen câhiliye değer yargılarını ve içtimâî düzeni bırakıp, İslâm’ın istediği düzeni benimseme ve onu yaşama mecburiyeti söz konusu idi. Bu sebeple, tevhid sözü onları fevkalade rahatsız ediyordu.

İkincisi; yine aynı sebepten hareketle onlar, Resûlullah (s.a.s.)’in peygamberliğini kabul etmiyorlardı. Çünkü onun getirdiği sistem ve yaptığı düzenlemeler işlerine gelmiyordu. Peygamber (s.a.s.)’in yerleştirmek istediği hayat anlayışı, onların kurulu düzenlerini tehdit ediyor ve bir kısım nefsânî hesaplardan vazgeçmelerini gerektiriyordu. Bu ise onlara ağır geliyordu. Çıkar yol ise Peygamber’le mücâdeleye girişmek, onu davasından vazgeçirmeğe çalışmak, tesirini kırmak ve ilerlemesini durdurmaktı. Bu bakımdan başvurdukları çarelerden biri de Efendimiz (s.a.s.)’i “delilik”le suçlamaktı. İddialarına göre, ne söylediğini bilmeyen bir deli yüzünden putlarını terk etmek olacak şey değildi. Aslında bu nevi girişimlerin maksadı, insanların uyanıp gerçeği görmelerini engellemek, böylece putperest düzenin kendilerine sağladığı çıkarlardan yararlanmaya devam etmekti.

Gerçek şu ki Peygamber, deli değil, aksine geldiği toplumun en akıllı insanı idi. Getirdiği Kur’an, gerçeğin ta kendisi idi. Kendiliğinden bir din üretmediği gibi, ilk defa peygamberlik iddiasında bulunan bir şahsiyet de değildi. Onun getirdiği mesajlar, önceki peygamberlerin haber verdiklerini aynen doğrulamaktaydı. O halde, önceden olduğu gibi bundan böyle de, Peygamber’e iman ve itaat şarttır. Ona iman etmeyenler, cehennem azabını tadacaklardır. Ancak ilâhî adâlet gereğince kimseye haksızlık yapılmayacak, herkes ancak yaptığına göre karşılık görecektir.

Kâfirlerin uğrayacağı fecî âkibete karşılık, hayatlarını Peygamber (s.a.s.)’e iman, itaat ve sâlih amel temelleri üzerine bina eden mü’minlere tarifi imkânsız mükâfatlar müjdelenir:

Sâffât Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Sâffât Suresi 37. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...