Ramazan ve Oruç Hakkında Hadisler

HADİSLER

Ramazan ve oruç ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) Ramazan ve oruç konuları hakkındaki bazı hadisleri...

Peygamberimizin (s.a.v.) Ramazan ve oruç ile ilgili hadis-i şerifleri...

RAMAZAN VE ORUÇ İLE İLGİLİ HADİSLER

Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (s.a.v.) şöyle dua ederdi:

“Allah’ım! Receb ve Şâban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, Sıyâm, 5)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28)

***

Hişâm b. Urve’nin (r.a.), babasından naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kadir gecesini Ramazan ayının son on gününde arayın!” (Muvatta’, İ’tikâf, 6)

***

Ebû Hüreyre’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim, Tahâret, 16)

***

Abdullah’ın (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Müslim, Îmân, 21)

***

Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor:

“...Kureyşliler câhiliye döneminde Âşûrâ günü oruç tutarlardı. Sonra Resûlullah da Ramazan orucunun farz kılındığı zamana kadar bu orucun tutulması emretti. (Ramazan orucu farz kılınınca) Resûlullah, '(Âşûrâ orucunu) dileyen tutsun, dileyen tutmasın.' buyurdu. (Buhârî, Savm, 1)

***

Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her kim Ramazan orucunu tutar, sonra buna Şevval ayında altı gün daha eklerse bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim, Sıyâm, 204)

***

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

“Bana dostum (Resûlullah) üç şey tavsiye etti: Her ay üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak ve uyumadan önce vitir namazı kılmak.” (Buhârî, Savm, 60)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de (tutulan oruçtur). Farz namazdan sonra en faziletli namaz ise gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 202)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, ‘Ben oruçluyum.’ desin...” (Buhârî, Savm, 2)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur!” (Buhârî, Savm, 8)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.” (İbn Mâce, Sıyâm, 21)

***

Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.

“Sahura kalkın. Çünkü sahurda bereket vardır.” (Müslim, Sıyâm, 45)

***

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 82)

***

Amr b. Âs’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bizim orucumuzla Ehl-i kitabın orucunu ayıran (şey), sahur yemeğidir.” (Müslim, Sıyâm, 46)

***

Hz. Enes’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.” (Müslim, Sıyâm, 45; Buhârî, Savm, 20)

***

Hz. Câbir’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennem ateşinden) azat edilenler vardır. Bu (azat etme işlemi Ramazan’da) her gece olur.” (İbn Mâce, Sıyâm, 2)

***

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her kim bir oruçluya iftar yemeği yedirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksiltilmez.” (Tirmizî, Savm, 82)

***

Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi:

“Yanınızda oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.” (Dârimî, Savm, 51)

***

Peygamberimizin eşi Hz. Âişe’nin (r.a.) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi... (Buhârî, İ’tikâf, 1)

***

Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir:

“Resûlullah, (Ramazan’ın) son on gününde, (ibadet hususunda) başka zamanlarda göstermediği gayreti gösterirdi.” (Müslim, İ’tikâf, 8)

***

Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir:

“Resûlullah, Ramazan’ın son on gününde itikâfa girer ve ‘Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın.’ derdi.” (Buhârî, Fadlü leyleti’l-kadr, 3)

***

İbn Abbâs’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) itikâftaki kimse için şöyle buyurmuştur:

“O, günahlardan uzak kalır ve kendisine (hayatın içinde) tüm iyilikleri yapan kimse gibi iyilikler yazılır.” (İbn Mâce, Sıyâm, 67)

***

Kays b. Sa’d (r.a.) anlatıyor:

“Resûlullah zekât emri indirilmeden önce bize fıtır sadakasını vermemizi emretti. Sonra zekât emri inince bize (fıtır sadakasını) ne emretti ne de bizi (bu sadakayı vermekten) menetti. Biz de fıtır sadakası vermeye devam ediyoruz.” (Nesâî, Zekât, 35; İbn Mâce, Zekât, 21)

***

Muâz b. Cebel (r.a.) anlatıyor:

“Peygamber ile bir yolculuktaydım... Sonra (Allah Resûlü) şöyle buyurdu: ‘Sana hayır kapılarını bildireyim mi? Oruç bir kalkandır. Sadaka suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür. Ve (hayır kapılarından) biri de kişinin gece kalkıp namaz kılmasıdır.’ Ardından, ‘Onlar, korkarak ve ümit ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.’ (Secde, 32/16-17) âyetlerini okudu...” (Tirmizî, Îmân, 8)

***

İbn Abbâs (r.a.) şöyle demiştir:

“Resûlullah hem oruçluyu (işlediği) faydasız fiillerden ve (söylediği) kötü sözlerden temizlemek, hem de fakirlere gıda (temin etmek) üzere fıtır zekâtını farz kıldı. Artık kim bunu bayram namazından önce öderse, o makbul bir zekâttır. Kim de bunu bayram namazından sonra öderse, o sadakalardan bir sadakadır.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 18; İbn Mâce, Zekât, 21)

***

İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir:

“Allah Resûlü fıtır zekâtını köle-hür, erkek-kadın ve küçük-büyük bütün Müslümanlara bir sa’ hurma yahut bir sa’ arpa miktarı farz kıldı. Ve bunun, insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.” (Buhârî, Zekât, 70)