Peygamberimizin Namaza Verdiği Önem

İbadet Hayatımız

Peygamber Efendimiz (s.a.v) nasıl namaz kılardı? Ezan okunduğu zaman nasıl davranırdı? Hz. Aişe Validemiz Peygamberimizin namazını nasıl tarif ediyor?

Namazlarımızı Rasûlullah Efendimiz’in namazına benzetme gayretinde olmalıyız. Zira Efendimiz buyurur:

“Namazı benden gördüğünüz gibi kılın!” (Buhârî, Ezân, 18)

Efendimiz’in tâdil-i erkânını ve bilhassa huşû hâlini de örnek almamız elzemdir. O’nun tarifiyle;

“…Namaz; huşû duymak, tevâzu ve tezellül göstermektir…” (Tirmizî, Salât, 166)

Âişe (r.a) Vâlidemiz şöyle buyuruyorlar:

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; namaza durduğu zaman, yüreğinden kazan kaynamasına benzer bir ses duyulurdu. Ezan okunduğu zaman; Allâh’ın huzûruna çıkacağı için, etrafındakileri tanımaz hâle gelirdi.” (Ebû Dâvûd, Salât, 157; Nesâî, Sehv, 18)

Bizler namazlarımızda dünyadan ve gündelik meşgalelerimizden ne kadar sıyrılabiliyoruz? Namazın rûhâniyeti gönüllerimize, secdelerin nûrâniyeti sîmâmıza ne kadar aksedebiliyor?

Namazlarımızı cemaatle edâ edebiliyor muyuz?

Bu Ramazân-ı şerîfi, namazımızın seviyesini yükseltmek için bir mîlât edinelim.

Tâdîl-i erkâna riâyet edilen, ferah ve huzurlu terâvihlere devam edelim; mânevî birer hazine değerindeki Ramazan gecelerini, mâlâyânî dolu ekranların karşısında hebâ etmeyelim.

Sahurda vücudumuzun gıdâ ve su ihtiyacını karşıladığımız gibi, seherlerde de kalbimizin ve rûhumuzun ihtiyacı olan «teheccüd ve zikrullâh»ı artıralım.

Ferdî ibâdetlerin zirvesi olan namazdan aldığımız mânevî feyiz enerjisiyle, içtimâî ibâdetlerin zirvesi olan hizmetlere koşalım. Kardeşlik hukukunu takviye edelim. Zarif bir muâmelâtı, güzel ahlâkı yaşayalım ve yaşatalım.