Peygamberimizin Mekke’nin Fethinden Sonra Yaptığı Konuşma

PEYGAMBERİMİZ

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz Mekke’nin fethinin ikinci gününde irad ettiği hutbede neler söyledi? Peygamberimizin (s.a.s.) Mekke’nin fethinden sonra Kâbe’de okuduğu hutbeyi yazımızda okuyabilirsiniz.

Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Mekke’nin fethinde, ikinci gün Kâbe kapısının eşiğinde ayakta durdular, iki eliyle kapının sövelerine tutunurlarken üç kere tekbir getirdiler ve şöyle buyurdular:

PEYGAMBERİMİZİN FETİH HUTBESİ

Hamd Allâh’a yaraşır. Allah’tan başka ilah yoktur. Yalnız ve sadece O vardır. O’nun eşi ve ortağı yoktur. O, vaadini yerine getirdi, kuluna yardım etti. Toplanan düşmanları tek başına bozguna uğrattı. İyi biliniz ki, bütün câhiliye adetleri, bütün mal ve kan davaları şu iki ayağımın altındadır. Ancak, Beytullah perdedarlığı (hicâbe) hizmeti ile hacılara su dağıtma hizmeti (sikâye) bunun dışındadır. Eski kan davaları kaldırılmış olmakla beraber, bundan sonra bir cinayet vukû bulacak olursa bilesiniz ki, kamçı ve sopa ile yapılan ve kasta benzer sayılan hatâ cinayetine ağır diyet ödenmesi gerekir ki, bunun kırk tanesi gebe olmak üzere yüz deve diyeti vardır.

Ey Kureyş cemaati! Allah sizden câhiliye gururunu, babalarla soylarla övünüp böbürlenmeyi kaldırmıştır. Bütün insanlar Âdem’den, Âdem ise topraktan yaratılmıştır.

“Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye sizi büyük büyük topluluklara, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphe yok ki, sizin Allah katında en şerefliniz, Allah’tan en çok sakınanınızdır. Allah sizin her hâlinizi çok iyi bilir, her hâlinizden haberdardır.” (Hucurât, 13)

Muhakkak ki Allah fili Mekke’ye girmekten men etmiştir. Rasûlü’nü ve mü’minleri de ona hâkim kılmıştır. Mekke şehri benden önce hiç kimseye helâl olmamış, bana da gündüzün bir saatinde helâl kılınmıştır. Benden sonra da hiçbir kimse için ebediyen helâl olmayacaktır. Mekke’nin av hayvanları ürkütülmez, dikeni koparılmaz. Yitiğini kimse (elini uzatıp) alamaz. Meğerki sahibini arayıp bulmak isteyen olsun. Her kimin bir kimsesi öldürülürse o, iki şeyden hangisi kendi hakkında daha hayırlı ise onu isteyebilir (yani iki şey arasında muhayyerdir): Ya kendisine diyet verilir yahut öldüren kimse kısâsen öldürülür.”

Abbas: “Ya Rasûlullah! İzhir otu müstesnâ (olsa). Çünkü biz mezarlarımızın ve evlerimizin inşasında onu kullanıyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah: “İzhir otu müstesnâdır.” dedi. (Buhari, Lukata, 7)

Daha sonra Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem karşısındaki mahşerî kalabalığa göz gezdirdiler ve şöyle devam ettiler:

- Ey Kureyş topluluğu! Şimdi size ne gibi bir muâmele yapacağımı sanıyorsunuz?

- Hayır ümit ediyoruz. Çünkü sen iyi bir kardeşsin ve iyi bir kardeşin oğlusun!

- Ben de kardeşim Yûsuf gibi: “Bugün size bir kınama ve ayıplama yoktur. Allah sizi mağfiret etsin. O merhametlilerin en merhametlisidir.” (Yûsuf, 92) derim. Gidiniz hepiniz serbestsiniz! (Asım Köksal, İslam Tarihi, VIII, 289)

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları