Peygamberimiz Hicret Esnasında Evinde Kimi Bırakmıştır?

Sahabiler

Suikastçıların kapıda olduğunu bildiği halde Hz. Ali’nin (r.a.) Peygamber Efendimizin yatağına yatarak gösterdiği cesaret ve fedakârlık.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Medîne’ye hicret edeceği zaman, Hazret-i Ali’yi yanına çağırdı. Ona hicret hakkındaki ilâhî emri haber verdi. Ardından, üzerinde bulunan emânetleri yerlerine teslîm etmesi için O’nu kendisine vekil tâyin ettiğini bildirdi. Çünkü Mekke’de, kıymetli bir eşyâsı olup da, sıdkını ve emînliğini bildikleri için, onu Resûlullâh’a emânet etmeyen, neredeyse hiç kimse yok gibiydi.

Allah Resûlü, müşriklerin plânlarına karşı tedbîr olarak da şöyle buyurdu:

“–Yâ Ali! Bu gece benim yatağımda sen yat! Şu hırkamı da üstüne ört! Korkma! Sana hoşlanmayacağın bir şey isâbet etmeyecektir!” (İbn-i Hişâm, II, 95, 98)

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- büyük bir îman celâdetiyle, vücûduna inmeye hazır azgın mızrakların gölgesinde, Efendimiz’in yatağına uzandı. Allah Resûlü’nü öldürmek için hâne-i saâdete gelen gözü dönmüş müşrikler, bir müddet bekledikten sonra, örtünün altında yatanın Hazret-i Ali olduğunu anlayınca büsbütün öfkelendiler:

“–Amcanın oğlu nerede ey Ali!?” diye bağırdılar.

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-:

“–Bilmiyorum, bir fikrim yok! Hem O’nun üzerinde gözcü de değilim! Siz O’na Mekke’den çıkıp gitmesini söylediniz! «Bizden ayrıl, git!» dediniz. O da çıkıp gitti.” dedi.

Bunun üzerine müşrikler, Hazret-i Ali’yi azarladılar ve tartakladılar; hattâ Mescid-i Harâm’a götürüp bir süre hapsettikten sonra serbest bıraktılar.[1]

Dipnot:

[1]. İbn-i Hişâm, II, 96; Ahmed, I, 348; Ya’kûbî, Târîhu’l-Ya’kûbî, Beyrut 1992, II, 39.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları