Osmanlı'yı Kurtaran Sultan

Osmanlı Tarihi

Sultan Abdülazîz Han, cesur, hamleci, fikren ve rûhen sağlam bir pâ­di­şahtı. Nitekim kötü bir vaziyette devraldığı devleti, içine düşmüş bulunduğu bâdirelerden kurtarma yolunda büyük gayretlerle işe başladı.

Sultan Abdülazîz Han, yaptığı mükemmel icraatlarla, daha evvel halkın rûhunda birikmiş olan hüznü, kısa zamanda sürûra çevirdi. Eski fütûhât devirlerinin yeniden canlanacağı ümitlerinin belirmesine âmil oldu. Pehlivan yapılı vücûdu da bu hissi takviye etmekteydi. Millet, iki zayıf pâ­di­şahtan sonra sanki Yavuz Sultan Selîm Han iktidârı gelmişçesine bir sevinç içindeydi.

OSMANLI'NIN DOĞRULDUĞU AN

Gerçekten güreşi teşvik eden, düşmanlarına karşı harbi göze almaktan çekinmeyen, bu maksatla ordu ve donanmayı dün­yanın en ileri seviyesine çıkarmaya çalışan Sultan Abdülazîz’in devri, Tanzîmat’la başlayan yılgınlıktan milletçe silkinip doğrulma temâyüllerinin bir başlangıcı olmuştur. Onun faâliyetlerinin ana hedefi, Tanzîmat’la birlikte başlayan ve terakkî adı altında daha çok ahlâkî, dînî, millî ve kültürel sâhada gerçekleştirilmeye çalışılan dış mihraklı Batılılaşma hareketlerini durdurmak, kendi millî ve dînî hüviyetine sâdık kalmak ve bu yolda ilerlemekti.

Fakat saltanatına rastlayan yıllardaki kendinden kaçış, öyle tehlikeli bir noktaya varmıştı ki, Napolyon Codecivili denilen Fransız medenî kânûnu aynen tercüme edilip alınarak, müslüman halka tatbik edilmesi gibi gâfilce ve hâince temâyüller belirmişti.

ZAMANININ BÜTÜN SİLAHLARINI EN İYİ ŞEKİLDE KULLANMAYI ÖĞRENMİŞ

Bunun ve doğuracağı hazin neticelerin farkında olan Sultan Abdülazîz, bu cinâyet derecesindeki vahim harekete mânî olabilmek için devrinin büyük âlimi olan Ahmed Cevdet Paşa ile elele verdi. Böylece İslâm hukûkundan yapılmış bir medenî kânun demek olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, kısaca “Mecelle” denilen büyük kânun metni ortaya çıktı ve büyük bir cinâyet bertaraf edildi.

Bu ve benzeri muvaffakıyetleri gerçekleştirmiş olan ve zamanının bütün silâhlarını en iyi bir şekilde kullanmayı öğrenmiş bulunan Sultan Abdülazîz, halkının ümîdi istikâmetinde, âdeta dedesi Yavuz Sultan Selîm Han gibi olmaya çalışıyordu.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013