Osmanlı’da Edep ve Haya Nasıldı?

Osmanlı Tarihi

Îmandan bir şûbe olan hayâ ve buna bağlı olarak gönle yerleşen tevâzû, Osmanlı’nın mümtaz vasıfları arasındadır.

İffet ve ismet mefhûmunun hayata tatbiki husûsunda Osmanlılar, son derecede hassas davranmışlar ve bu sâyede cemiyet nizâmını ayakta tutabilmişlerdir. Hayâ, tevâzû ve edebin menbaı olan İslâm’a pek sıkı bir şekilde bağlılık göstermişler, birçok mevzûda olduğu gibi bu hususlarda da aslâ tâviz vermemişlerdir. Öyle ki, bir kadının saçına uzanmaya yeltenen kâfir elini, bir harp sebebi saymışlardır. Onlar, hayâ esaslarına riâyetle yükselmiş ve öz değerlerini koruyabilmişlerdir.

TEMİZ TOPLUM

Bugünkü tâbirle o yapının halkı; “temiz toplum” hâlinde tarihte tebârüz eden müstesnâ bir mevkii hâiz olmuşlardır. Mouradgea d’Ohsson: 

“Hayâ esasları, her Müslümanı erkek ve kadın vücûdunun bâzı kısımlarını hem açmaktan hem de bakmaktan men eder. Buna, ancak kat’î bir zarûret hâlinde cevaz verir.

Mecbûriyet hâlindeki bu cevaz; hekim, cerrah, ebe ve sünnetçilere münhasırdır. Ancak bunlar bile yalnız kendi hizmetlerine ihtiyaç gösteren kısma bakabilirler.

Hayânın kalın bir perdeyle kapladığı kısımlar müstesnâ olmak üzere erkek erkeğe kadın kadına bakabilir. Fakat yine de eğer muhayyileleri doğru yoldan saptıracak bir hâl mevzubahis ise gönüllerini her türlü iğvâ tehlikesinden muhâfaza etmek üzere derhâl gözlerini yummak mecbûriyetindedirler.” demektedir. Brayer şöyle der: 

“Müslüman Türkler arasında hayânın bir neticesi olarak kibir ve gurur âdeta yok olmuştur. Çünkü kibir ve gurur, İslâm’ın pek şiddetli bir şekilde yasakladığı menfîliklerdendir. Şöyle buyrulur:

“Yeryüzünde sakın azametle yürüme, insanlardan nazarlarını gururla çevirme!”

“Mütekebbir ve mağrur olandan Allah nefret eder!”

“Hareketlerinde mütevâzı ol, kısık sesle konuş!”

“Kibir, cehâletten ileri gelir, âlim aslâ mağrûr olmaz.”

“Tevâzû insana necâbet verir.”

Bundan dolayıdır ki, Osmanlı’nın yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber aslâ kibir ve azamet yoktur. O, dâimâ kısık sesle konuşur. El ve kol hareketlerinde hiçbir zaman mütehakkimâne bir edâ sezilmez. Hizmetlerinde tatlılık ve kolaylık vardır.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları