Osmanlı'da Dokunulmazlığı Olan Dergâh

Osmanlı Tarihi

1. Ahmed Han’dan sonra 2. Genç Osman ile de irtibâtını devam ettiren Hüdâyî Hazretleri, bu yeni ve heyecan dolu genç pâdişâhı da is­ti­kâ­metlendirmek husûsunda büyük gayretler sarf etti.

2. Genç Osman ki, Devlet-i Aliyye’nin duraklama devrine girdiğini görerek bu gidişâta dur diyebilmek için yeni hamleler tasarlayan ideal sahibi bir pâ­di­şahtı. Bu arada hacca gitmeye niyetlendi. O zamana kadar pâ­di­şahlardan hiçbiri, o devirlerde hacca gidiş-geliş takriben bir yıl sürmesi dolayısıyla devlet nizâmı bozulmasın diye şeyhülislâmların müsâade vermemeleri üzerine hacca gitmemiş, hepsi de vekil göndermek sûretiyle bu farîzayı îfâ etmişlerdi.

Buradaki nükteyi çok iyi bilen Hüdâyî Hazretleri, Sultan Genç Os­man’ın hacca niyetlenip kadîm an’aneyi bozmasını doğru bulmayarak onu îkâz etti, hacca gitmekten vazgeçirmeye çalıştı. Ancak Sultan, genç­liği ve tecrübesizliği sebebiyle bu arzusundan vazgeçmedi ve Hüdâyî Haz­retleri’nin ısrarlı îkazlarına rağmen teslîmiyette zaaf göstererek bu niyetini gerçekleştirme yolunda teşebbüse geçti. Neticede bu teşebbüs, yeniçeriler arasında ciddî bir rahatsızlığa yol açtı. Birtakım fitnecilerin de müdâhil olmasıyla Sul­tân’ın Hicaz’a gitmesinden maksadın, oralardan toparlayacağı bir ordu ile yeniçerileri bertaraf edeceği şeklinde anlaşıldı. Sul­tân’ın bu hamlesini akàmete uğratmak isteyen zorbabaşılar, der­hâl hâdiseyi körükleyerek taraftarlarını harekete geçirdiler ve ta­rihte “hâile”, yani dram diye anılagelen mâlum çirkin cinâyeti işlediler.

Bu hâdise, Hüdâyî Hazretleri’nin mânevî îkâzındaki sır dolu ısrarın ehemmiyetini hazin bir şekilde sergilemiştir.

Devlet ricâlinden diğer bâzıları ise, ortalığı saran anarşiden korunabilmek için Hüdâyî Hazretleri’nin dergâhına sığınmışlar, böylece kendilerini büyük bir tehlikeden muhâfaza edebilmişlerdir. Zira Hüdâyî Hazretleri’nin dergâhına gerek devlet, gerekse ehl-i şekàvet herhangi bir müdâhalede bulunamazdı. Bugünkü tâbirle dergâhın âdeta dokunulmazlığı vardı. Dolayısıyla buraya sığınanlar, öldürülmek istenen kimseler bile olsa, kılına dahî zarar gelmez, haklı iseler Hazret-i Pîr’in delâletiyle -Halil Paşa gibi- iâde-i îtibâra mazhar olurlardı.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013