Okullarda Din Eğitimi Nasıl Olmalı?

HİZMET

Okullarda din eğitimi nasıl olmalıdır? Eğitimcinin dindar olmasının önemi nedir? Çocuklara dini ve ahlaki eğitimi nasıl vermeliyiz? Okullarda Müslüman öğrencilere uygun din eğitimi...

Zamanımızda -elhamdülillâh- dînî eğitim için imkânlar geçmişe göre genişlemiştir. Çok sayıda imam hatip ortaokul ve lisesi, yine çok sayıda ilâhiyat ve İslâmî ilimler fakültesi kurulmuştur.

Fakat bu mekteplerde sadece zâhirî bilgi verilmeye çalışılırsa; şahsiyet, karakter, âdab, muâşeret ve ahlâk noktaları, yine sokakların, televizyonun, internetin, moda ve reklâmların eline bırakılırsa, maalesef, bu mekteplerden arzu edilen hiçbir netice hâsıl olmaz.

Lâkin Anadolu dervişinin rûhu, mâneviyâtı, tevâzuu, şahsiyeti, edebi, güzel ahlâkı, cömertliği ve mertliği yeni nesillerimize aktarılabilirse, Anadolu, yine Yunus Emreler, Aziz Mahmud Hüdâyîler ile inkişâf eder. Yine iç ve dış âlemlerde nice zaferler nasîb olur.

OKULLARDA DİN EĞİTİMİ NASIL OLMALI?

Günümüzdeki eğitim sistemi, Tanzimatʼla başlayan Batılılaşmanın dayattığı materyalist, pozitivist, seküler anlayışların eseridir. Bu eğitim sisteminde din tahsili de tıpkı bir marangozluk, demircilik gibi görülüyor. “Şu kitabı oku, şu imtihanları geç, tamamsın.” deniliyor.

Hâlbuki dînî tahsil böyle verilemez. Evet, zâhirî bilgiler zarurî. Fakat sonrasında kalbin de o bilgileri hazmetmesi, şahsiyetine nakşetmesi lâzım. Kendimiz öyle olursak, talebemiz de öyle olur. Biz talebeye sırf bilgi değil, hâl de vermeliyiz. Talebe bizim hâlimiz ile mütehallî olacak.

Onun için din eğitimi; ne marangozluk, ne demircilik, ne de inşaatçılık mesleğidir. Cenâb-ı Hakkʼın dînini öğretme mesleği, ilme ilâveten irfân ister, hâl ister, muhabbet ister, tâzîm ister. İlim, hâl ile kıymet kazanır; hâl de muhabbetle elde edilir. Bir mekanik öğretilir gibi din öğretilmez. Aksi hâlde buz üzerine yazılan yazı gibi, Güneş vurduğu zaman erir gider.

Dindar olmak, din ile ilgili her meseleyi bilmek değildir. Bildiğini gönül feyziyle yaşayıp yaşatmak için gayret göstermektir.

Meselâ Siyer-i Nebî tahsili, kuru bir biyografi veya kronoloji bilgisi edinmekten ibâret değildir. Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, kaç yılında nerede doğdu, ne zaman nereye hicret etti, hangi savaşları yaptı, kaç yaşında nerede vefat etti, gibi zâhirî bilgilerden ibâret bir Siyer tahsili, insanların hayatlarına yön verme hususunda arzu edilen faydayı temin etmekten uzaktır.

Bu itibarla asıl Siyer tahsili, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in beşikten mezara kadar sergilediği örnek davranışları, güzel ahlâkı, Kur’ân’ı tâlim ve tebliğ aşkını ve gayret-i dîniyyesini, ibret nazarıyla okumak, anlamak ve yaşamaktır… O’nun hissiyâtına, fikriyâtına, gönül dokusuna ve istikâmetine vâkıf olmaya gayret göstermektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları