O, Ne Güzel Kuldu!

İbadet Hayatımız

Rabbinin rızâsını dileyen, evvelâ kendisi O’nun takdîrine rızâ hâlinde olmalıdır. Kim Allâh’ın takdîrine rızâ hâlinde yaşarsa, o kimse dâimâ ilâhî rahmet tecellîleri altında olur. Velev ki ağır hastalık, çile ve ıztırapların içinde bile olsa... Çünkü Allah onun her zaman yâr ve yardımcısıdır ve en sonunda onu mükâfatlandıracaktır.

Eyyûb -aleyhisselâm-’ın hâli güzel bir numûnedir. Zira o, başına gelen tahammül ötesi iptilâları büyük bir sabır ve teslîmiyetle karşılayıp Hakk’ın takdîrine rızâ göstermiştir. Cenâb-ı Hak da onun hakkında; “نِعْمَ الْعَبْدُ / ne güzel kuldu” buyurmuştur.

Velhâsıl her hususta sabır lâzımdır: İbadette, muâmelâtta, varlıkta, yoklukta vs… Çünkü hayatta her şey, ilâhî imtihan malzemesidir. Bunun için, bilhassa Kitap ve Sünnetʼin emirleri istikâmetinde yaşayabilme gayretinde ve Hakk’a dâvet hizmetinde yorulmamak, bezginlik göstermemek ve hayâtın her safhasında sabırlı olmak îcâb eder.

EN ÖNEMLİ TECRÜBE NOKTASI

Hak dostu Hâtem-i Esam Hazretleri şöyle buyurmuştur:

“Güzel ahlâkın en mühim tecrübe noktası, eziyetlere sabretmek ve külfete tahammüldür. Başkasının kötü huyundan şikâyet etmek, kendi kötü ahlâkının delilidir. Çünkü güzel ahlâk, aynı zamanda eziyetlere katlan­mak demektir.” (İhyâ, III, 161)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012