Nesli Devam Ettirmenin Dört Yolu

Aile Hayatımız

İnsanoğlunun neslini devam ettirmesinin dört yolu vardır.

İmanla yoğrulmuş edebiyatımızın ilklerinden Garipnâme adlı tasavvufî eserin müellifi olan Âşık Paşa, insanoğlunun neslinin devamı için dört yol saymıştır:

DÖRT ÇEŞİT NESİL

1- Sulbî nesil: Kişinin neslinden gelen evlâdıdır ki, bunların devamlılığı kadere bağlıdır. Gün gelir, kesilebilir. Kesilmese de, bir insan en fazla torununun torununu görür, arkadan gelenler hayırlı olursa ne âlâ, aksi hâlde kişiye hiçbir faydası olmaz.

Nitekim birkaç nesilden sonra çoğu insan dedelerini bile tanımaz. Evlâtların hayırlı olup olmayacakları da meçhuldür. Bir mü’minin; Hazret-i İbrahim (a.s.) gibi, zürriyetinin mü’min, namaz ehli, Hakk’a taatkâr nesiller olması için fiilî ve kavlî duâdan başka yapacağı fazla da bir şey yoktur.

2- Mâlî nesil: Kişinin mal ve mülkü ile yapmış olduğu hayır hizmetleridir. O hizmet ve hayır eserleri devam ettiği müddetçe sahibine sadaka sevabı yazılır. Bunu idrâk eden ecdâdımız, sulbî nesillerine daha fazla mal bırakmak yerine; hayır-hasenât şuuruyla vakıflar kurarak, halka hizmet ve Hakk’a ibâdet etmiş; amel defterlerinin ömrünü asırlarca uzatmışlardır. Bugün adlarını; geride bıraktıkları camileri, vakıfları, çeşmeleri sayesinde hâlâ dillerimizde yâd ettiğimiz nice hayır sahipleri var ki, sulbî nesillerinin devam edip etmediğini bilen, bununla alâkalanan bile yok.

3- İrşâdî nesil: Kişinin yetiştirdiği ve arkasında bıraktığı hayırlı evlât ve talebelerdir. Bunlar da arkalarından insan yetiştirdikleri ölçüde devam edip gider. Bugün meselâ Hanefî mezhebinde yetişen her âlim, Ebû Hanîfe Hazretlerinin asırlar sonra gelen bir evlâdı hükmünde değil midir? Nitekim yakın zamana kadar, seyyitlerin nesep şecereleri gibi, ilmî icâzet şecereleri de çıkarılır, her talebe; Hazret-i Peygamberden kendisine kadar ilmin hangi silsileyle kendisine geldiğini bilir, bununla şükür hâlinde iftihâr ederdi.

4- İlmî ve irfânî nesil: Kişinin Hak yolunda kulların dimağ ve gönüllerini besleyici mâhiyette yazdığı hayırlı eserlerdir. En kesintisiz ve en verimli nesil budur. Telif edilen bir eser, kıyâmete kadar gelecek olan meçhul muhataplara gönderilen hidâyet mektubu mâhiyetindedir.

İşte Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’si, İmâm-ı Rabbânî’nin Mektûbâtı, İmâm-ı Gazâlî’nin İhyâsı... Yûnus Emre Hazretlerinin şiirleri...

Ciltleri elden ele, muhtevâsı dilden dile, kulaktan kulağa, gönülden gönüle aktarılıyor, yaşıyor...

İbret nazarıyla bakılırsa; sulbî neslin de ancak üçüncü maddedeki şartı gerçekleştirerek, hakikaten devam eden bir nesil olabileceği anlaşılır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nesil Endişesi, Erkam Yayınları