Nefs Mertebelerinin En Yüksek Seviyesi

İbadet Hayatımız

Nefs mertebelerinin en yüksek seviyelerinden biri olan haslet nedir? Farklı peygamberlerin hayatlarından bizler için ibretlik dersler ve üzerimize düşen en önemli vazife...

Bir mü’min; hayatın med ve cezirlerindeki iniş ve çıkışları, kullukta kusur ve ihmallerine bahane etmemelidir.

Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz bize, birbirinden çok farklı ahvaldeki peygamberlerini ve sâlih kullarını bildirir. Böylece, Hakk’a kulluk için hiçbir şeyin mazeret olmadığını misallerle göstermiştir.

NEFS MERTEBELERİNİN EN YÜKSEK SEVİYESİ

Hazret-i Süleyman zengindir. Fakat kalbini paraya kasa yapmamıştır. Servet, onu şımartmamış ve gururlandırmamıştır.

Hazret-i Eyyûb çok ağır hastalık ve kayıplarla imtihan edilmiştir. Yaşadığı belâ ve musîbetler, onun rızâsını bozmamıştır.

Hazret-i Musa; olabilecek en kötü mekânlardan birinde, bir zâlimin sarayında yetişmek mecburiyetinde kalmıştır. Fakat zulme meyletmemiştir.

Daha sonra da Medyen çöllerinde yokluk ve açlık içinde kalmış, yine hâlinde bir değişme olmamıştır.

Hazret-i İbrahim’in yaşadığı toplumda ise, ona tevhîdi öğretebilecek hiçbir kimse yoktu. Fakat o, putlarla tek başına mücadele etmiştir.

Hazret-i Yûsuf; fısk u fücûra dalmak için çok müsait bir hayatın içinde, evlât edinilmiş bir köle vaziyetinde bulunmak mecburiyetinde kalmıştır. Fakat;

«Maâzallah!» diyerek iffetini korumuştur.

Peygamber Efendimiz de; Tâif’te nâdan ve gafiller tarafından taşlandığı zaman, Cenâb-ı Hakk’a rızâsını şu ifadelerle beyan etmiştir:

“Allâh’ım! Kuvvetimin zaafa uğradığını, çaresizliğimi, halk nazarında hor ve hakir görülmemi Sana arz ediyorum.

Ey merhametlilerin en merhametlisi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, çektiğim mihnet ve belâlara aldırmam!..

İlâhî! Sen râzı oluncaya kadar işte affını diliyorum…” (İbn-i Hişâm, II, 29-30; Heysemî, VI, 35)

Rızâ, tasavvufta nefs mertebelerinin en yüksek seviyelerini ifade eder.

Cenâb-ı Hak; kulunun ihtirâsa kapılmasına râzı olmamakta, kulundan rızâ istemektedir.

«رَاضِيَة : İlâhî takdire râzı» olan kulundan O da râzı olmaktadır. Kulunu «مَرْضِيَّة : İlâhî rızâya erişmiş» kullar makamına yükseltmektedir.

Cenâb-ı Hak, bizleri rızâsına nâil olabilen kullarından eylesin. Kalplerimizi, niyetlerimizi ve amellerimizi, rızâsıyla te’lif buyursun. Lutfettikleriyle şımarmayıp şükredebilen, vermediğinde isyan etmeyip, sabredebilen sâlih kulları arasına ilhâk eylesin!.. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2019 Ay: Kasım, Sayı: 177