Nakşbendî Tarîkatında Halvet ve Uzlet Var mıdır?

Tasavvuf

Nakşbendî tarîkatında halvet ve uzlet var mıdır? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Nakşbendî tarîkatı rûhânî bir tarîkattır. Rûhânî tarîkatlarda riyâzat ve mücâhededen çok nâfile ibâdet ve hafî zikir ile sohbet önem taşır. Bu yüzden genel ilkeleri îtibâriyle Nakşbendîlik’te halvet yoktur. Ancak zaman zaman Nakşî meşâyıhından bâzılarının mürîdlerini halvete sokup erbaîn çıkarttıkları da görülmektedir. Genellikle bu erbaîn Nakşîlerde Receb ayının ilk perşembesi olan Regâib kandilinde başlar, Şaban ayının on beşinci akşamı olan Berat’ta sona ererdi.

Nakşbendî tarîkatında halvetin toplum içinde yapılması esâstır. Bu yüzden “halvet der-encümen” diye bir ilke konmuştur. “Halk içinde fakat yalnız” ya da başka bir ifâde ile “el kârda, gönül Yâr’da” anlayışı ile halktan kopmadan Hakk’ı bulmanın yolu aranmıştır. Bir bakıma: “Ne alışveriş, ne de ticâretin Allah’ın zikrinden alıkoymadığı adamlar(Nûr, 24/37) olmak ilkesi benimsenmiştir.

Celvetîlerde de halvet yerine halkın içinde olmak, toplumda bulunmak anlamına celvet hâli daha önemlidir. Celvet bu mânâsıyla Nakşbendîlik’teki: “Halvet der-encümen” demektir.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları