Nahl Suresi 98. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Nahl Suresi 98. ayeti ne anlatıyor? Nahl Suresi 98. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nahl Suresi 98. Ayetinin Arapçası:

فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ

Nahl Suresi 98. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kur’an okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan hemen Allah’a sığın!

Nahl Suresi 98. Ayetinin Tefsiri:

Kur’ân-ı Kerîm’i selim bir kalp, temiz bir akılla ve pürüzsüz bir hissiyât içinde okuyabilmemiz, onun ince mânaları üzerinde tefekkür edebilmemiz ve onun hükümleriyle amel edebilmemiz için önce şeytandan Allah’a sığınmak lazımdır. Bu ise aslında kalple yapılacak bir iştir. Bu sebeple âlimlerin çoğu sözlü olarak “eûzü” çekmeyi vacip değil müstehap saymışlardır.

Çeşitli rivayetler arasında en meşhur istiâze sözü اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ demektir.

اَلشَّيْطَانُ (şeytan) kelimesi, daha önce de yeri geldikçe ifade edildiği gibi “uzaklaştı” mânasındaki شَطَنَ (şatane) fiilinden türemiştir. İmam Kuşeyrî (r.h.), bundan hareketle şöyle der:

“Kişiyi Rabbinden uzaklaştıran, kalben O’nunla beraber olmaktan alıkoyan her şey şeytandır. Bir kişinin nefsi kendisine musallat olup, onu velev itaat, ibâdet ve tefekkür gibi şeylerle de olsa Rabbinden meşgul ediyorsa bu onun şeytanıdır. Ona düşen nefsinin kötülüğünden ve bütün kötülerin şerrinden Allah’a sığınmaktır.”  (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, II, 172)

Aslında şeytanın insan üzerinde vesvese haricinde herhangi bir nüfûz ve hâkimiyeti yoktur. İnsanları zorla günaha itme ve onu yaptırma kudreti de yoktur. O, sadece fırsat buldukça vesvese verir ve kalbe kötü düşünceler aşılar. İman edenler ve yalnızca Rablerine güvenip dayananlar, Allah’a sığınarak şeytanın bu vesvese ve iğvâlarından kendilerini kurtarırlar. Şeytanın kendi üzerlerinde bir hâkimiyet kurmasına müsaade etmezler. Fakat Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinenler, Allah’ın emirlerine vermedikleri kadar onun ayartmalarına kulak verenler, böyle değer verme ve itaat etme bakımından onu Allah’a ortak koşanlar üzerinde şeytanın elbette ki bir hâkimiyeti olacaktır. Nitekim bu husus Hicr sûresinde şöyle beyân edilmişti:

“İblîs şöyle dedi: «Rabbim! Madem beni azdırıp saptırdın, yemin olsun ki, ben de yeryüzünde günahları onlara çok cazip göstereceğim ve kesinlikle onların hepsini azdırıp yoldan çıkaracağım. Ancak içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların müstesnâ! Onları azdırmaya gücüm yetmez.» Allah şöyle buyurdu: «İşte bu ihlâs ve teslimiyet yolu, bana varan dosdoğru yoldur. Benim ihlâsa erdirilmiş o has kullarım ki, senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün yoktur. Senin nüfûzun ancak senin peşine takılan azgınlar üzerindedir.»” (Hicr 15/39-42)

İşte şeytan ve onun yoldaşı olmuş şeytanî güçler, daha önceki şeriatlerin yürürlükten kaldırılmasının ilâhî hikmete aykırı olacağını söyleyerek Kur’an hakkında kalplere şüphe tohumu ekmeye çalışıyorlar. Halbuki:

Nahl Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nahl Suresi 98. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...