Nahl Suresi 11. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Nahl Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? Nahl Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nahl Suresi 11. Ayetinin Arapçası:

يُنْبِتُ لَكُمْ بِهِ الزَّرْعَ وَالزَّيْتُونَ وَالنَّخ۪يلَ وَالْاَعْنَابَ وَمِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Nahl Suresi 11. Ayetinin Meali (Anlamı):

O su ile sizin için ekinler, zeytinlikler, hurma ağaçları, üzüm bağları ve her türden daha nice ürünler yetiştirir. Şüphesiz ki bunda sistemlice düşünen bir toplum için elbette tevhidi gösteren kesin bir delil vardır.

Nahl Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:

Önceki âyetlerde Cenâb-ı Hakk’ın hayvanlar vasıtasıyla insana sağladığı faydalardan bahsedildi. Bu âyetlerde ise tabiatta meydana gelen bir takım hâdiselerin insana sağladığı yararlara yer verilir: Allah gökten su indirir. Yerin altına geçip kuyularda, havzalarda biriken, oradan da harekete geçip derelerden, çeşmelerden akan sudan insanlar ve canlılar içerler. O su ile ağaçlar, ekinler sulanır. Çeşit çeşit meyveler, sebzeler, otlar çimenler yetişir. Bunlar üzerinde etraflıca ve sistemlice tefekkür eden insanlar Allah’ın varlığını, birliğini, sonsuz ilim ve kudretini anlarlar. Tabiattaki nimetlerden sonra zamanın oluşumunu da sağlayan gökteki nimetlere geçilir. Buna göre Yüce Allah geceyi, gündüzü, güneşi, ayı ve yıldızları insanın hizmetine vermiştir. İnsan geceleyin dinlenir, gündüzün çalışır. Güneş dünyayı ısıtır ve aydınlatır; canlıların ve bitkilerin yaşayabilmesi için lâzım gelen ortamı sağlar. Ay ve yıldızların da dünya üzerinde çok mühim tesirleri vardır. Bunlar ve yine Cenâb-ı Hakk’ın, hayvanından, bitkisinden, toprağından, çiçeğinden çeşitli renklerde ve şekillerde yarattığı daha nice sayısız varlıklar insanın huzur içinde hayat sürmesine yardımcı olur. Aklını çalıştırıp bunlardan gereken dersi ve öğüdü alanlar Allah’ın yüce kudret ve sonsuz azameti karşısında boyun bükerek O’na kulluk şerefine ererler.

Âyetlerde bahsedilen ilâhî kudret akışları ve azamet tecellileri karşısında kulun his ve idrakinin harekete geçebilmesi için onun yapması gereken üç mühim vazifeye dikkat çekilir:

  Tefekkür: Etraflıca ve sistemlice düşünmek,

  Te‘akkul: Aklını kullanmak,

  Tezekkür: Düşünüp ibret ve öğüt almak.

“Tefekkür”, zihnimizi dâimî bir şekilde kullanarak varlığın gizli mânalarını, sır ve hikmetlerini adım adım idrâk etme faaliyetidir. “Akletme”, duyularımızın sahasına giren varlık ve hâdiselerden hare­ket ederek gözle görülemeyen gerçekler hususunda bilgi edinme yolunda aklımızı çalıştırmaktır. “Te­zekkür” ise üzerinde tefekkür ettiğimiz varlıkların çeşitlerini, hususiyet ve özelliklerini hatırlayarak, dik­kate alarak gerçeği anlama gayreti; bunlardan gerekli ibret ve dersi çıkarma faaliyetidir. Böylece üç âyette de, bizim için yaratılan varlık ve hâdiselerdeki “âyet” kelimesiyle ifade edilen gizli ve derin mânaları, delilleri anla­yıp kavrayabilmek, neticede ilâhî hakikatlere ve hidâyete ulaşabilmek için insanın mutlaka zihnî istidatlarını ve aklî melekelerini kullanması istenmektedir.

Bunun ötesinde ibretle seyredilip üzerinde düşünülecek daha nice işaretler bulunmaktadır:

Nahl Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nahl Suresi 11. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...