Müslümanlar Bu Halden Nasıl Kurtulur?

Cemiyet Hayatımız

Hak dostları, ilâhî ve nebevî terbiye neticesinde “Nefsî, nefsî!” hodgâmlığından kurtulmuş, “Ümmetî, ümmetî!” diğergâmlığına ermişlerdir. Başkalarının ıztırâbıyla muzdarip olan, onların huzuruyla da huzur bulan, rakik ve hassas bir gönül kıvâmına ulaşmışlardır. Kendi kurtuluşlarının, başkalarının da kurtuluşuna gayret etmekten geçtiğini idrâk etmişlerdir.

Hakk’a vuslatın nasıl bir kalbî kıvâma bağlı olduğunu, şu kıssa ne güzel ifâde etmektedir:

Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh- anlatıyor:

“Zamanımızda binlerce velî vardı. Fakat asrın kutupluğu vazifesi, Ebû Hafs adında bir demirciye verilmişti. Bunun hik­metini öğrenmek için onun dükkânına gittim. Kendisini çok dert­li, mahzun ve mağmum gördüm. Sebebini sordum. Büyük bir hüzünle şöyle dedi:

«–Benim derdimden daha büyük bir dert, benden daha dertli bir insan var mı? Derdim şudur ki; acabâ kıyâmet gününde ümmet-i Muhammed’in hâli nice olur?»

Ardından ağlamaya başladı ve beni de ağlattı. Merak edip sordum:

«–Halkın azâba dûçâr olmasından niçin bu kadar kederle­niyorsun?»

Ebû Hafs Hazretleri cevâben:

«–Benim fıtratım merhamet ve şefkat mayasıyla yoğrul­muştur. Şayet ehl-i gafletin bütün azâbı bana yükletilip onlar affedilse, ben bundan ziyâdesiyle memnun olurum ve derdim­ de son bulur...» dedi.

Bunun üzerine anladım ki, Ebû Hafs Hazretleri «nefsî nefsî» diyenlerden değil, peygamber meşrebinde olup «ümmetî ümmetî» diyenlerdendir.”

Görüldüğü üzere Rahmet Peygamberi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in gönül iklîminden hisse alan Peygamber vârislerinin her hâli, rahmet dergâhı bir gönlün yüksek hassâsiyetlerini yansıtmaktadır.

30 SENE EDİLEN TEVBE VE İSTİĞFAR

“Türkistan’dan Şam’a kadar olan sahada bir din kardeşimin parmağına batan diken, benim parmağıma batmıştır… Bir kalpte hüzün varsa, o kalp benim kalbimdir.” diyen Ebu’l-Hasan Harakānî Hazretleri; yine bir anlık dalgınlıkla din kardeşlerinin uğradığı felâketi düşünemeyip kendi selâmetine sevindiği için otuz yıl boyunca o ânın tevbe ve istiğfârı içinde olan Seriyy-i Sakatî Hazretleri ve emsâli Hak dostlarının engin hissiyâtı, bu hâlin sayısız tezâhürlerindendir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012