Mürid Ne Demek?

NE NEDİR?

Mü­rî­d: İrâdesi olmayan, Hakk’ın ve mürşidinin irâdesine tâbî olan, irâdesini şeyhe teslim eden, tarikata girip bir şeyhe bağlanmış bulunan, tarikat yolcusu, derviş, müntesip, mensup. bir üstada bağlı olan, tilmiz anlamlarına gelmektedir. Mürîdân: İrâdelerini mürşidlerine teslim etmiş bulunan dervişler anlamına gelmektedir

MÜRİD VE MÜRİDAN KELİMELERİNE ÖRNEK CÜMLELER

Tasavvuf’un esas gâyesi de, nefse gâlip gelerek onun hodgâmlığından korunmak ve dünya sevgisini kalpten çıkarmaktır. Bu sebeple tefekkür-i mevt birçok tarîkatta bu maksat için başvurulan bir usûl olmuştur. Mürîd, günlük evrâdını icrâ ederken beş veya on dakika kadar ölümü düşünür.

*****

Büyük velîlerden Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, çoğu zaman yemek pişirip sofra kurma işlerinde bizzat hizmet ederdi. Yemek hazırlanırken
ve yenirken, kalben uyanık olup bir an bile gâfil kalmamaları için, talebelerine tavsiyelerde bulunurdu. Müridleriyle birlikte yemek yediğinde, onlardan biri, bir lokmayı ağzına gafletle götürse, derhâl onu yumuşak bir lisanla îkâz eder ve bir lokmayı bile Allâhʼı unutarak yemelerine gönlü râzı olmazdı.

*****

uzak diyarlardaki nice samimî müridler, mürşidlerine duydukları engin muhabbet, hürmet, hasret ve bağlılıkları vesilesiyle, müstesnâ nasiplere nâil olabilirler.

*****

Üftâde Hazretleri, diğer mürîdânın meraklı bakışları arasında sordu:

“–Evlâdım Mahmûd! Herkes demet demet çiçek getirdiği hâlde, sen niçin sapı kırık solgun bir çiçek getirdin?..”

*****

Hak dostlarından Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretleri’nin feyizli ve bereketli irşadları neticesinde etrafında toplanan mürîdân hayli çoğalmıştı.

*****

İçeride Ebû’l-Vefâ Hazretleri de aynı durumda idi. Mürîdân da, edeben bir şey soramıyorlardı. Fakat içlerinden ‘‘Bu işin sırrı nedir?’’ diyerek hayretle hâdisenin seyrini merak ediyorlardı.