Mümin Neye Benzer?

HADİSLER

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz müminleri neye benzetirdi? Müminin benzetildiği şeyler.

Allah Rasûlü (s.a.v.) hadislerinde mü’mini altın madenine ve bal arısına benzeterek şöyle buyurmuştur:

“Mü’min altın parçası gibidir, sâhibi onu ateşe atıp eritir ama o ne bozulur ne de eksilir. Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki mü’min bal arısına benzer. Hoş şeyler yer, hoş şeyler ortaya koyar, konduğu yeri de ne kırar ne bozar.”1

Altın, madenlerin en üstünü ve en şereflisidir. Bir şeyin saflığını ve değerini ifade etmek için “altın gibi” derler. Mü’min de altın gibidir. Sözünde durur, içi-dışı bir, hâlis ve temizdir, pislik taşımaz, pas tutmaz. Zamanın geçmesiyle bozulmaz, sevinçliyken de üzüntülüyken de, zorlukta da kolaylıkta da istikametini hiç bozmaz. Allah’ın imtihanları karşısında iman ve yakînine bir zarar gelmez.2

Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.) mü’mini bir de arıya benzetmiştir. Arıların hayatını inceleyip de onların çalışkanlığına, tertip ve düzenine hayran olmayan yoktur. Onlar hep temiz ve güzel şeyler yerler. Çiçek gibi tertemiz ve güzel bir dünya üzerinde çalışırlar. Pis yerlere konmazlar. Başlarındaki beye itaat ederler. Bir mü’min de aynen bal arısı gibi mütevâzı, çalışkan, temiz ve düzenlidir. Helâl kazanır, helâl yer ve nezih mekânlarda bulunur. Devamlı sâlih ameller işler, hayır-hasenât yapar, insanlara maddî-mânevî şifâ dağıtır. Kimseyi incitmez ve kimseden incinmez. Kullandığı eşyaya ve bulunduğu mekâna asla zarar vermez. Yükü az faydası çoktur.

MÜ’MİN HURMA AĞACI GİBİDİR

Rasûlullah (s.a.v.) kimseye zarar vermeyişi ama herkese faydalı oluşu açısından mü’mini bir de hurma ağacına benzetmiştir. Zaten arı (ÇäæÍä) ile hurma ağacı (ÇäæÎä) arasında bir nokta farkı vardır. Ancak ikisi de insanlık için çok faydalıdır.

Diğer rivayette “Mü’minin misali, hurma ağacına benzer, hurma ağacından ne alırsan sana fayda verir” buyrulmuştur.3

Hurma ağacı devamlı yeşil ve yapraklı vaziyette durur, gölgesi süreklidir, çok hoş, faydalı ve lezzetli bir meyve verir. Tâze hâlinden kuruyuncaya kadar her evresinde insana farklı lezzetler takdim eder. İnsanlar onun kökünden, dallarından, yapraklarından, meyvesinden ve hatta çekirdeklerinden bile istifade ederler. Kendisinin ve meyvelerinin görüntüsü de son derece güzel ve mûtedildir.

Bu teşbih mü’minin hayattaki canlılığını ve etrafına hiçbir zaman zarar vermeyip her şeyiyle faydalı oluşunu anlatır. Zira Müslüman devamlı hayır yapar, namaz, oruç, zikri gibi ibadetlerle meşgul olur, sâlih nesiller yetiştirir, ahlâkı güzeldir ve sırât-ı müstakîm üzere dâimdir.

MÜ’MİN AYNA GİBİDİR

Mü’minin diğer bir yönü de âdil, samîmî ve dürüst olması, herkesin hayrını istemesidir. Rasûlullah (s.a.v.) onu bu yönüyle aynaya benzeterek şöyle buyurmuştur:

“Mü’min, mü’minin aynasıdır. Mü’min mü’minin kardeşidir, onun geçimine yardım eder ve onu arkasından kötülüklere karşı korur.”4

“Sizden biri kardeşinin aynasıdır. Eğer onda bir ezâ görürse onu kardeşinden gidersin.”5

Ebû Hüreyre (r.a.) de “Mü’min, kardeşinin aynasıdır. Onda bir ayıp gördüğünde onu düzeltir” demiştir.6

BÜNYÂNUN MARSÛS

İslâm kardeşliği ve mü’minlerin birbirlerine olan ihtiyacıyla ilgili Peygamber Efendimiz’in bir teşbihi daha vardır. O, İslâm toplumunu tuğlaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş sağlam bir binaya benzetmiştir:

“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.”

Allah Rasûlü (s.a.v.) bunu îzâh etmek için iki elinin parmaklarını birbirinin arasına geçirerek sıkıca kenetlemiştir.7

BELÂLAR KARŞISINDA MÜMİN

Dünya iman imtihanının verildiği bir yer olması sebebiyle müslümanın başından belâlar eksik olmaz. İlâhî uyarılardan anlamayan ve küfründe inat eden kimseye ise belânın daha az geldiği ve hatta iyice şımarması için üzerindeki nimetlerin artırıldığı bile olur. Allah Rasûlü (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Mü’min, taze buğdaya benzer; rüzgâr onu devamlı sağa sola yatırır, o devamlı sıkıntılarla karşılaşır (onlarla imtihan olur). Münafık ise çam ağacına benzer, sağa sola sallanmadan dimdik durur ama vakti geldiğinde birden devriliverir.”8

KUR’ÂN OKUYAN MÜMİN

Rasûlullah (s.a.v.) Kur’ân okumanın insana neler kazandırdığını da yine güzel bir teşbihle anlatmıştır:

“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir; kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir; kokusu yoktur ancak tadı güzeldir. Kur’an okuyan münâfık reyhan gibidir; kokusu hoş ama tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir; kokusu yok, tadı da acıdır.”9

Mü’mine tadını ve güzel kokusunu veren şey, iman, Kur’ân ve sâlih amellerdir. Kur’ân tilâveti ise en güzel mânevî kokudur.

Dipnotlar:

1) Bkz. Ahmed, II, 199; Râmehürmüzî, Emsâlü’l-hadîs, thk. Ahmed Abdülfettah Temâm, Beyrut: Müessesetü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye, 1409, s. 67; Hâkim, I, 147; Beyhakî, Şuab, V, 58; Süyûtî, el-Câmi, no: 8147. 2) Bkz. Râmehürmüzî, Emsâlü’l-hadîs, s. 67. 3) Râmehurmuzî, 68; Suyûtî, el-Câmî, no: 8145. 4) Ebû Dâvûd, Edeb, 49/4918. 5) Tirmizî, Birr, 18/1929. 6) Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 238. 7) Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65. 8) Müslim, Munâfikîn, 58. Krş. Buhârî, Merdâ, 1. 9) Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 36, 17; Et’ime, 30; Tevhîd, 36; Müslim, Müsâfirîn, 243.

Kaynak: Murat Kaya, Altınoluk Dergisi, Sayı: 429