'muhteşem Süleyman'ın Ruhunu Besleyen Kaynak

Osmanlı Tarihi

Her türlü ihtişâmın zirvesinde, dün­yanın kendisini "Muhteşem Süleyman" sıfatıyla yâd ettiği Kânûni Sultan Süleyman Han (1495-1566) Osmanlı sultanlarının onuncusudur. 

1495’de Trabzon’da doğdu. “Süleyman” ismi kendisine Kur’ân-ı Kerîm’den tefe’ül olunarak verildi. Adını Neml Sûresi’nin 30. âyet-i kerîmesindeki “Hazret-i Süleyman” -aleyhisselâm-’ın isminden aldı. Sanki bu isim, daha o anda, Şehzâde Süleymân’a lûtfedilecek olan dün­ya ve ukbâ saltanatlarını birleştiren bir ihtişâmın müjdesini de beraberinde taşıyordu.

Yavuz Sultan Selîm’in 1512’de tahta geçmesi üzerine, Şehzâde Süleyman İstanbul’a çağrılmış, Yavuz’un, kardeşleri ile mücâdelesi sırasında İstanbul’da ona vekâlet etmişti. Babası kardeşlerini yenip tahtta rakipsiz bir hâle gelince genç Şehzâde, merkezi Manisa olan Saruhan sancak beyliğine gönderilmişti. Bu sû­ret­le devlet idâresindeki tecrübesi ikmâl ettirilmiş oldu. Diğer yandan annesi, zamanın velîsi olan Sünbül Efendi’den oğlunun mânevî eğitimi ile meşgul olmak üzere bir talebesini istemişti. O da Merkez Efendi’yi Manisa’ya tâyin etmiş, bu sû­ret­le Kânûnî, mâneviyat âleminde rûhunu besleyecek ilk kaynağa ulaşmıştı.

Nasıl ki Şeyh Edebali Hazretleri Osman Gâzi’yi yoğurup onu cihan­şü­mûl bir devletin maddî-mânevî temeli olmaya hazırlamış ise, Merkez Efendi de, Şehzâde Süleyman’ı mânen bir cihan devletinin dirâyetli ve liyâkatli idâreciliğine hazırladı. Onu mânevî terbiyesi altında yetiştirdi. Ona bütün muvaffakıyetlerin Allah’tan olduğu, kulun ancak bu lûtuflara bir vâsıtadan ibaret bulunduğu şuurunu verdi. Merkez Efendi, kendisine hayat boyu bir feyz pınarı oldu. Şehzâde Süleyman da, sultan olduktan sonra bu hizmete karşılık Merkez Efendi’ye Topkapı civârında bir dergâh yaptırdı.

Kânûnî Sultan Süleyman, 30 Eylül 1520’de genç yaşta tahta geçti. Babasının cenâzesini Topkapı’da karşıladı. Fâtih Câmii’ne kadar cenâzenin arkasında yürüdü. Yavuz Selîm Hân’ın temiz naaşı, cenâze namazını edâdan sonra Fâtih civârında Sultan Selîm semtindeki kabrine defnedildi. Kânûnî, mîmarbaşı Ali Ağa’ya, burada babasının adına bir câmi ve türbe yapılması için tâlimat verdi.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013