Misafir Ağırlama Adabı

Cemiyet Hayatımız

Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri, misafirin geleceği vakitte giyimli, tertipli bir şekilde hazır bulunur; misafirini de kapıda güler yüzle karşılayıp karşısında yer verirdi.

Muhterem Üstad Hazretleri’nin, âdeta dakik bir saat gibi işleyen muntazam bir hayatı vardı. Müracaat eden ziyaretçiye kabûl saati evvelce bildirilirdi. Söz verdiği hâlde sebepsiz yere vaktinde gelemeyenlere çok üzülürdü.

Misafirin geleceği vakitte giyimli, tertipli bir şekilde hazır bulunur, aslâ “ev hâli” bir vaziyette misafir karşılamazdı. Misafirini de kapıda güler yüzle karşılayıp karşısında yer verirdi. Ziyaretçi için hangi mevzu faydalı ise o mevzudan bahsederdi. Kısa bir zaman içinde ziyaretçi, niyet ve ihlâsı nisbetinde gönlü mutmain bir hâlde, büyük bir neşe ile huzûrundan ayrılırdı. Yine vedâlaşırken de Efendi Hazretleri misafirini kapıya kadar geçirirdi.

Hattâ Ramazan ayında iftar verdiklerinde, sofrada bizzat kendisi hizmet etmek ister, misafirlerin ısrarları üzerine, gönülleri olsun diye sofradaki yerine otururdu.

Sofraya otururken ve yemekten sonra sıradakileri bekletmemek için ellerini sür’atle yıkardı. Yalnız olduğunda ise yavaş yavaş daha îtinâlı yıkardı. Namazlarını da, kendisini bekleyen varsa kısa sûrelerle kılar, yalnız olduğunda daha uzun tutardı.

Gelen ziyaretçilere muhakkak bir şey hediye ederdi. Hattâ bir saat evvel kendisine hediye edilen kıymetli bir şeyi, bir saat sonraki misafirine hediye ediverirdi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları