Mimar Sinan'ın Yükselişi Nasıl Oldu?

Osmanlı Tarihi

Osmanlı medeniyetinin oluşumunda ortaya koyduğu eserlerle ciddi bir katkı sunan Mimar Sinan'ın yükselişi nasıl oldu?

Mimar Sinan'In sanat kâbiliyetinin ilk tezâhürü, Van kalesi kuşatmasındadır. Sadrâzam Lütfü Paşa maiyyetindeki Osmanlı ordusu Van Gölü sâhiline geldiğinde Paşa, gölün karşı kıyısındaki İranlılar hakkında bilgi almak istedi. Bunun için Sinan’ı çağırıp:

“–Gemilerin yapılmasına itinâ eyle!” dedi.

Malzeme yokluğuna rağmen Sinan, der­hâl harekete geçerek bütün teçhizatıyla kısa zamanda üç kadırga inşâ etti. Bu başarı, Lütfü Paşa’yı son derece memnun etti.

KISA ZAMANDA HASEKİBAŞI OLDU

Bu ve benzerî üstün ve kıymetli hizmetler halkası genişledikçe Sinan, devamlı yükselmeye başladı. Ardarda sıralanan eşsiz muvaffakıyetleri sâyesinde alışılmadık terfîler ile kısa zamanda yeniçeri ocağının en yüksek rütbelerinden biri olan hasekibaşılığına kadar geldi. Zira onun seferlerde gösterdiği îmar ve inşâdaki muvaffakıyeti, ordunun zaferini temin eden en büyük müessirlerden biriydi.

13 GÜNDE KÖPRÜ İNŞA ETTİ

Kânûnî’nin Boğdan seferinde Prut Nehri üzerine on üç gün gibi kısa bir zamanda mükemmel bir köprü inşâ etmişti. Ancak bir kısım devlet adamlarının, bu köprünün düşman eline geçmemesi için oraya bir de kale yapılması teklîfini, ordunun kuvve-i mâneviyyesine menfî bir sû­ret­te tesir edeceği düşüncesiyle kabul etmedi. Büyük Sultan Kânûnî de bu fikri beğendi ve:

“–Unutmamak îcâb eder ki, müslümanlar ta­rihte ilk defa Avrupa kıtasına çıktıklarında kendilerini Cebel-i Târık’tan geçirmiş olan gemileri yakmışlardı. Bu kararlılığı bizim de göstermemiz lâzımdır. Bizler buraya kale yapmakla askere darlandığı anda kaçması için bir girizgâh mı yapacağız?” diyerek Sinan’ı takdîr etti.

HÂSSA SERMİMARLIĞININ KAPILARI AÇILDI

Onun dehâsını:

“Ehl-i hünerin kadrini bilmek de hünerdir!” vasfına sahip bir sanatkâr firâsetiyle keşfetmiş bulunan Kânûnî, bir Âzerî Türkü olan mîmarbaşı Acem Ali’nin vefâtı üzerine, “hâssa sermîmarlığı”na Sinan’ı tâyin etti.

İşte bundan sonra Osmanlı mîmârîsi için âdeta ilâhî bir lûtuf tecellîsi hâlinde cihâna çil çil kubbelerin serpildiği bir hârikalar devri başladı. Koca Sinan’ın;

“–Böylesi görülmemiş olsun!..” düşüncesiyle inşâ ettiği o muhteşem eserler, ardarda sıralandı ve gerçekten de o güne kadar görülmemiş nice eserler meydana geldi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları