Mihnet Ne Demek?

NE NEDİR?

Mihnet: Sıkıntı, zahmet, eziyet. Dert, belâ, musibet anlamlarına gelmektedir.

MİHNET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Mesnevî: “Bir dosta, dostun cefâsı nasıl ağır gelir? Cefâ ve ızdırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belâlardan, âfetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dost altın gibidir. Belâ ise ateşe benzer. Hâlis altın ateş içinde saf bir hâle gelir.” (c.2, 1459-1461)

Eskilerin bir tabiri vardır: “İnsanın asili mihnette, madenin asili ateşte belli olur.” derler. Gerçekten lütuf gibi kahır da bizim içindir. Lâkin bu iki tecellîye de muhatab olanlarda ayak kayması gibi müthiş bir tehlike vardır. Kahır tecellileri karşısında sabredip esbaba tevessül şartıyla rızâ göstermek, onlardan istifadeyi, yani rızâ-yı ilâhîyeyi neticelendirdiği hâlde, isyan etmek helâke götürür. Lütuf da bir mânâda böyledir. Lütfu Allâh’tan bilip şükretmek, büyük bir feyz ve berekete sebep olduğu hâlde, onu kendi gücünden zannedip

kibir ve gurura kapılmak da helâkle neticelenir.

*****

“Bir dosta, dostun cefâsı nasıl ağır gelir ki?.. Cefâ ve ıztırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belâlardan, âfetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dostluk, (her ahvâlde karakteri değişmeyen bir) altın gibidir. Belâ ise ateşe benzer. Hâlis altın, ateş (yâni ıztıraplar)

içinde saf bir hâle gelir.”

*****

“Allâh’ım! Kuvvetimin zaafa uğradığını, çâresizliğimi, halk nazarında hor ve hakîr görülmemi Sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, çektiğim mihnet ve

belâlara aldırmam! İlâhî! Sen kavmime hidâyet ver; onlar bilmiyorlar. İlâhî! Sen râzı oluncaya kadar işte affını diliyorum...” (İbn-i Hişâm, II, 29-30; Heysemî, VI, 35)