Mevlânâ'nın Peygamber Aşkı

Hikâyeler

Mevlânâ hazretleri aşağıdaki beytinde “Habîbullâh” olan Rasulullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e aklını da, canını da kurban etmek sûretiyle muhabbetullâha ulaşabildiğini söylüyor.

Hazreti Mevlânâ Mesnevî'de “Ben öyle birine âşıkım ki, her şey O’nundur, her şey O’nun mahlûkudur. Benim aklım da, canım da, O’nun habîbine kurban olmuştur.” (c.3, 4136)

Sevme istîdâd ve gücünün had safhası, “aşk” olarak adlandırılır. Had safhada muhabbet, ancak Cenab-ı Hakk’a müteveccih olursa aşkta kemâle erilir. Bunun yolu ise, kademe kademe “mecâzî aşk” denilen beşerî muhabbetler safhasından geçmekledir. Bu hususta en feyyâz olan, “muhabbet-i Rasûlullâh”tır. Zîrâ O’nu bütün varlıkların Hâlıkı olan Allâh Teâlâ, cihâna rahmet olarak armağan etmiştir.

Mevlânâ hazretleri de yukarıdaki beytinde “Habîbullâh” olan Rasulullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e aklını da, canını da kurban etmek sûretiyle muhabbetullâha ulaşabildiğini beyân etmektedir. Ashâb-ı kirâm, bunun en şaheser misâlidir. Allâh Rasûlü’nün en küçük bir ricâsına, “Canım, malım sana fedâ olsun, buyur ey Allâh’ın Rasûlü!..” diyerek karşılık vermişlerdir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları