Mescidi Nebevi'nin Direkleri "Üstüvanetü’l-Muhacirîn ve Vüfud"

İslam Tarihi

Mescidi Nebevi'de Efendimizin (s.a.v) ve sahabinin hayırlı işler toplandığı yerler ve isimleri...

Yezîd ibn-i Ebî Ubeyd (r.a) şöyle anlatır:

“Ben, Seleme bin Ekvaʻ (r.a) ile beraber geliyordum. O, Mushaf’ın yanındaki direğe doğru namaz kılardı. Ben ona:

«‒Ey Ebû Müslim, hep bu direğin yanında namaz kılmaya çalıştığını görüyo­rum!» dedim. O da:

«‒Ben, Allah Rasûlü’nün bu direğin yanında na­maz kılmaya özen gösterdiğini gördüm» dedi.” (Buhârî, Salât, 95; Müslim, Salât, 264; Ahmed, IV, 48)

Burada bahsedilen direk, Üstüvânetü’l-Muhâcirîn ismiyle bilinir. Muhâcirler onun yanında toplanırlardı. Buna Üstüvânetü Âişe de denir. Hz. Osman zamanında çoğaltılıp Medîne’ye gönderilen Mushaf, bu direğin yanındaki bir sandığa konurdu. Nitekim Ubeydullah ibn-i Abdullâh, Medîne Mushafı’nın Mescid-i Nebevî’de muhafaza edildiğini ve her sabah cemaate okunduğunu haber verir.[1]

Âişe (r.a):

“İnsanlar bu direğin fazîletini bilseler, orada namaz kılabilmek için oklarını alıp birbirleriyle çarpışırlar” demiştir.

Âişe vâlidemiz bu direğin faziletiyle ilgili yeğeni Abdullah ibn-i Zübeyr’e gizlice bazı şeyler söylemişti. Bu sebeple İbn-i Zübeyr (r.a) orada çok namaz kılardı. (İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, IV, 453)

Bununla birlikte Mescid-i Nebevî’nin her bir direğinin kendine mahsûs fazileti vardır. Her birinin yanında Rasûlullah (s.a.v) ve ashâbı nice derin yakarışlar ve gözyaşlarıyla uzun uzun namazlar kılmışlardır. Enes (r.a) şöyle buyuruyor:

“Allah Rasûlü’nün ashâbının büyüklerini gördüm, akşam olunca Mescid’in direklerine koşuşurlardı.” (Buhârî, Salât, 95)

Rasûlullah (s.a.v), müslüman olmak ve İslâm’ı öğrenmek üzere gelen heyetlerle, Mescid’deki bir direğin yanında görüşürlerdi. Bu sebeple ona “Üstüvânetü’l-Vüfûd: Elçiler Sütunu” ismi verildi.

[1] İbn-i Şebbe, Târîhu’l-Medîne, Cidde, ts., s. 7; İbn-i Kuteybe, Tevîlü müşkili’l-Kur’ân, Beyrut, ts., s. 51.

TEVBE DİREĞİ

Allah Rasûlü (s.a.v) üç bin asker, otuz altı süvârî ile hicrî 5. senenin Zü’1-Kaʻde ayının sonlarına doğru hareket edip Kurayza yahûdîlerini yirmi küsur gün muhasara ettiler. Zü’1-Hicce’nin 8’i perşembe günü Kurayza’yı teslim alarak Medine’­ye döndüler.

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in haklarında hüküm vermesini kabul edeceklerdi. Bu durumu, anlaşmalı oldukları sahâbî Ebû Lübâbe (r.a) ile istişâre ettiler. O da eliyle boynuna işaret ederek hükmün ölüm olacağını ifade etti. Ve hemen bu yaptığına pişman oldu. Tevbesi kabul edilinceye kadar kendisini Mescid’in direklerinden birine bağladı. (Ahmed, VI, 141)

Bu direk bugün Ravza-i Mutahhara’nın içinde olup Üstüvânetü Ebî Lübâbe ve Üstüvânetü’t-Tevbe diye anılmaktadır.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları