Meryem Suresi 75. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Meryem Suresi 75. ayeti ne anlatıyor? Meryem Suresi 75. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Meryem Suresi 75. Ayetinin Arapçası:

قُلْ مَنْ كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمٰنُ مَدًّاۚ حَتّٰٓى اِذَا رَاَوْا مَا يُوعَدُونَ اِمَّا الْعَذَابَ وَاِمَّا السَّاعَةَۜ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضْعَفُ جُنْدًا

Meryem Suresi 75. Ayetinin Meali (Anlamı):

Rasûlüm! De ki: “Kim sapıklık içinde boğulup gitmişse, Rahmân öylelerinin dünyalığını artırıp kendilerine ömür de verse ne değişir! Nasıl olsa sonunda tehdit edildikleri dünyevî azabı veya kıyâmeti gördükleri zaman, kimin mevkice daha berbat ve taraftarca daha zayıf olduğunu bileceklerdir.”

Meryem Suresi 75. Ayetinin Tefsiri:

Resûlullah (s.a.s.)’e ilk olarak iman edenler, umûmiyetle fakir ve garibân kimselerdi. Bu sebeple kâfirler, Allah’ın âyetleri kendilerine açık açık okunduğu ve bunların ne demek istediğini de çok iyi anladıkları halde, müslümanların maddeten zayıf hallerine bakarak kendilerini üstün görüyor, onlara şöyle diyorlardı: “Şayet siz hak, biz bâtıl üzere bulunsaydık, o zaman sizin dünyadaki haliniz, bizimkinden daha iyi ve daha güzel olurdu. Çünkü, kendisinin samimi dostlarını zillet ve sıkıntılara düşürmesi, kendisine kulluktan yüz çevirmiş düşmanlarına ise nimet bolluğu, refah ve rahatlık vermesi, Hakîm olan zâta yakışmaz. Şimdi söyleyin bakalım:

    Kimin daha güzel ve büyük evleri var?

    Kimin hayat standartları daha yüksek?

    Kimin daha muhteşem ve şaşaalı meclisleri var?

    Kimin meclisine daha zengin ve daha çok sayıda insan geliyor?

Şüphesiz ki bizim. Biz kâfirler her türlü nimet, rahatlık ve şa’şaa içindeyiz. Siz müminler ise fakirlik, korku ve zillet içindesiniz. İşte bu durum, sizin değil, aksine bizim doğru yol üzere olduğumuzu gösterir.”

 Başka bir âyet-i kerîmede onların bu şüpheleri şöyle haber verilir:

“Küfre saplananlar, bir de mü’minler hakkında şöyle diyorlar: «Eğer Kur’an iyi ve faydalı bir şey olsaydı, şu ayak takımı kimseler ona inanmakta bizi geçemezlerdi»…” (Ahkâf 46/11)

Rivayet olunduğuna göre kâfirler, saçlarını tarıyor, yağlanıyor güzel koku sürünüyor ve övünebilecekleri zînetlerle süsleniyor; sonra da müslümanlann fakirlerine karşı böbürlenerek kendilerinin Allah katında, müminlerden daha değerli olduklarını iddia ediyorlardı. (Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 18)

Halbuki Allah Teâlâ, onlardan önce Âd ve Semûd kavimleri, Firavun ve Karun gibi, mal ve mülkleri bunlardan daha çok; zâhirî ihtişam, şa’şaa ve gösterişleri bunlardan daha üstün nice nesilleri helak etmiştir. Dünyevi imkânları onları helak olmaktan kurtaramamıştır. Dolayısıyla bu kâfirler de sahip oldukları fâni nimetlerle boşuna böbürlenmesinler, vakti gelince yok olup gideceklerdir. Aslında derin bir sapıklık içinde bulunan o kâfirlere, Allah Teâlâ’nın dünyada biraz mühlet vermesinin fazla bir önemi yoktur. Bu mühlet kısa bir sürede bitecektir. Onlar, ya Bedir savaşı gibi dünyada başlarına inecek helak edici musibeti veya her şeyin sonu demek olan kıyâmeti gördükleri zaman gerçeği tam olarak anlayacaklar: Kimin varacağı mekan itibariyle daha kötü, daha berbat olacağını; kimin orduca, askerce ve taraftarca daha güçsüz ve zayıf olduğunu çok net bir şekilde göreceklerdir. Dünyadaki ordu ve cemaatlerinin kendilerine fayda sağlayacağını sanan o bedbahtlar, âhirette hiçbir yardımcılarının olmadığını görünce, dünyada büyük bir yanılgı ve gafletin içinde olduklarını fark edeceklerdir.

Tüm varlığı ve içtenliğiyle Allah’ın yoluna bağlanan ve bütün gayreti bu yolda ilerlemek olan mü’minlere gelince:

Meryem Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Meryem Suresi 75. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...