“Merhamet Etmeyene Merhamet Olunmaz” Hadisi

HADİSLER

“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” hadisini nasıl anlamalıyız?

Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ali’nin oğlu Hasan radıyallahu anh’ı öpmüştü. Bunun üzerine Akra‘ İbni Hâbis:

“Benim on tane oğlum var, fakat bunlardan hiçbirini öpmedim” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurdu. (Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 65. Ayrıca. bk. Ebû Dâvûd, Edeb 145; Tirmizî, Birr 12)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Peygamber Efendimiz’in torunları Hz.Hasan ve Hüseyin’i ne kadar çok sevdiği birçok sahih hadisten açıkça anlaşılır. Ümmetin Resûl-i Ekrem’e ittiba ederek Hasan ve Hüseyin ile birlikte onların anne babaları Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’ye olan sevgileri hepimizin bildiği bir gerçektir. Bu sebepledir ki özellikle bizim toplumuzda en yaygın olarak kullanılan isimlerin başında Fâtıma, Ali, Hasan ve Hüseyin gelir.

Her müslüman anne ve babanın, her terbiyeci ve eğitimcinin bu hadislerden çıkaracağı dersler, alacağı ibretler vardır. Fakat Efendimiz’in çocuklara karşı sevgisinin ve merhametinin sadece Hz. Hasan ve Hüseyin’le sınırlı olmadığını da bilmemiz gerekir. O, bütün sahâbîlerin, bütün ümmetin hatta bütün insanlığın çocuklarına karşı sonsuz bir sevgi ve merhamet örneği ve önderi idi. Bu yönde söylediği sözler, sergilediği davranışlar, koyduğu kurallar, eskimez nitelikteki tavsiye ve öğütler bütün insanlığın şeref levhalarıdır. İşte bu hadiste bunun küçük bir örneğini görmekteyiz.

Anne babanın veya büyük baba ve büyük annenin çocukları öpmeleri merhamet öpüşüdür. Efendimiz’in Hz.Hasan’ı öpmesi de böyledir. Nitekim, Akra‘ İbni Hâbis’e söylediği “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” sözü de bunu ortaya koyar. Çünkü öpmek, kucaklamak, okşamak sevginin, yumuşak kalpliliğin ve bağışlayıcılığın göstergesidir. Bu nitelikleri taşıyanlara Allah da merhamet eder, acır ve onları bağışlar. Bunun aksi ise katı kalpli oluşun belirtisidir. Katı kalbli olanlara ise Allah da merhamet etmez. Çünkü her hareketin ve davranışın mükâfat ve cezası kendi cinsindendir.

Efendimiz’in Hz. Hasan ve Hüseyin’i kucağına aldığı, bağrına bastığı öpüp okşadığı sahâbîler tarafından çok kere görülmüş bir gerçektir. Mekke’nin fethinden sonra müslüman olan Akra‘ İbni Hâbis, müellefe-i kulûbdan yani gönlü İslâm’a iyice ısındırılmak istenen bir kimse idi. Câhiliye döneminde olduğu gibi İslâm döneminde de içinde yaşadığı toplumun ön saflarında yer aldı. Muhtemelen bu hâdise onun müslümanlığının ilk dönemlerinde cereyan etmiş olmalıdır. Çünkü Câhiliye Arapları bu tür sevgi, şefkat ve merhamet duygularından ve bunları ortaya koyan davranışlardan yoksundular.

Peygamber Efendimiz, böyle bir toplumu hayatı boyunca eğitti ve onlardan insanlığa örnek nitelikte bir toplum oluşturdu. Hâdisenin bu yönü de üzerinde önemle durulmaya değer. 

Hadisten Öğrendiklerimiz

  1. Sevgi, şefkat ve merhamet gereği olarak küçük çocukları öpmek müstehaptır.
  2. Dünyada insanlara ve canlılara karşı merhametli olanlara, kıyamet gününde Allah da merhamet eder.
  3. Katı kalpli olanlar, Allah’ın merhametinden mahrum kalırlar.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları