Mehir Hakkı Nedir?

Cemiyet Hayatımız

İslam’a göre kadının mehir hakkı nedir? Mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel ne demektir?

Erkeğin evlenirken karısına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya mala “mehir” denir. Kur’an’da; “aldığınız kadınların mehirlerini cömertçe veriniz” [1] buyurulur. Mehir evliliğin rükün veya şartlarından değil, nafaka gibi kocaya vacip olan mâlî bir haktır. Hz. Peygamber, Ali (r.a)’a kızı Fâtıma’ya mehir olarak fazla bir zırhını vermesini bildirmiştir.[2]

Birçok toplumda, erkek tarafı evleneceği kızın ailesine para ya da sair bir mal verme geleneği vardır. Eski Türkler’de “kalın” uygulaması da bu niteliktedir. Yalnız Hıristiyanlıkta mehrin aksine, kadının ailesi erkeğe drahoma adıyla bir meblağ verir.

MEHR-İ MUACCEL VE MEHR-İ MÜECCEL NE DEMEKTİR?

Mehir nikâh sırasında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Evlilik sırasında miktarı belirlenmişse buna “mehr-i müsemmâ”, belirlenmemişse “mehr-i misil” denir. Yine evlilik sırasında peşin ödenen mehre “mehr-i muaccel”, ödenmesi sonraya bırakılan mehre ise “mehr-i müeccel” adı verilir. Ancak mehrin ödenme zamanı belirlenmemişse, ilke olarak boşanma anında veya eşlerden birisinin ölümü durumunda mehrin vadesi gelmiş sayılır.

Ebû Hanîfe’ye göre mehrin en az miktarı 10 dirhem (5 dirhem yaklaşık bir koyun bedeli), İmam Mâlik’e göre üç dirhemdir. Şâfiî ve Ahmed İbn Hanbel’e göre ise en azı için bir sınır yoktur. Mehrin en çok miktarı için bir sınır getirilmemiştir. Âyette; “onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız bile, ondan bir şey almayınız” [3] buyurulur. Hz. Ömer mehirleri 400 dirhemle sınırlamak istemiş, fakat bir kadının yukarıdaki âyeti okuyarak karşı çıkması üzerine sınırlamadan vazgeçmiştir.[4]

Kadın; nikâh sırasında bir mehir belirlenmişse buna, belirlenmemişse aileden emsal kızların mehri kadarına hak kazanır. Mehir kadının hakkı ve onun için iktisadî bir destektir. Onu veli alıp, kendisi için sarf edemez.

Dipnotlar:

[1] Nisâ, 4/4. bk. 4/24. [2] Ebû Dâvud, Nikâh, 35; Nesâî, Nikâh, 76; Ahmed İbn Hanbel, I, 80. [3] Nisâ, 4/20. [4] Şevkânî, Neyl, VI, 168; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, Mısır, ty, IV, 283 vd.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları