Mecnun ve Doktorun Konuşması

Tasavvuf

Mecnun neden tedavi olmak istemedi? Doktor mu kötüydü tedavi mi? Mecnun ile doktor arasında geçen etkileyici konuşma...

Birgün Mecnun, ayrılık derdinden ansızın hastalanıp yatağa düştü. Tedâvi için bir doktor çağırdılar. Doktor:

“–Damardan kan almaktan başka çâre yok!” diyerek hacamat yapmak için Mecnûn’un kolunu bağladı. Tam neşteri eline almıştı ki, Mecnun bağırdı:

“–Ey doktor, hacamat etmeyi bırak! Ücretini al ve git! Bu hastalıktan ölürsem öleyim, zararı yok. Bu köhnemiş beden varsın ölsün, ne çıkar?!.”

Doktor şaşkın bir şekilde Mecnûn’a sordu:

“–Sen çöllerde kükremiş arslanlardan korkmuyorsun da kan aldırmaktan ne diye korkuyorsun?”

Mecnûn’un cevâbı şöyle oldu:

“–Ben neşterden korkmuyorum...

Herkes bilir ki, benim sabır ve tahammülüm, kayalardan meydana gelmiş olan bir dağdan fazladır! Ben hiçbir şeyden korkmayan ve dünyâya âit bir samanlığı dahî olmayan bir insanım. Şu fânî tenim yaralanmazsa rahat etmez! Yaralar aşkımın merhemidir; bunun için yaralanmaya koşa koşa giderim...

Lâkin benim vücûdum Leylâ ile dolu; içimde, Leylâ’dan başka bir varlık yok! Bu sedef gibi olan bedenim, o incinin sıfatları ile dolmuştur. Dolayısıyla ey doktor; beni hacamat ederken neşteri ansızın Leylâ’ya vurur, onu yaralarsın da Leylâ’yı incitirsin diye korkuyorum...

Zîrâ Allâh’ın has kulları iyi bilir ki, Leylâ ile benim aramda fark yoktur.”

AŞK OLMASAYDI NELER OLURDU?

“Aşk olmasaydı, bu kâinat nereden olurdu? Ekmek nasıl olurdu da kendini sana yedirip senin vücûduna katılır ve sen olurdu? Bil ki ekmek, o aşk sâyesinde kendini sana verdi ve sende fânî olarak sen oldu.”

“Aşk, ölü ekmeğe bile can bağışlıyor; fânî olan canını sana katıyor, ebedîleştiriyor.”

“Bil ki, içi ilâhî aşk ve muhabbetle dolu olmayan insan, ne kadar zavallıdır; belki hayvandan daha aşağıdır. Zîrâ Ashâb-ı Kehf’in köpeği dahî aşk ehlini aradı, buldu, rûhânî bir safâya erişti ve o has kullarda fânî olarak cenneti kazandı.”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahçesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları