Manevi Huzurun Faydaları

Tasavvuf

Manevi huzur nasıl sağlanır? Manevi huzurun 19 faydası.

Her kadar gerçek manasıyla künhüne vâkıf olamasak da murâkabedeki gaybette yaşanan huzur halinin genel panoramasını maddeler hâlinde şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. Huzur, uyku ötesi sürekli yarı uyanıklık halidir ve bu hal insomia1 yani uykusuzluk hastalığı değildir.
  2. Murâkabede yarı uyku alacakaranlık/yakaza uykusuna benzer bir hal olmasına rağmen sanki uyumuş gibi uykuya gerek bırakmayan bir yapıdadır.

Nitekim bu hususu, Prof. Addington tefekkür üzerine yazdığı kitabında şöyle açıklar: “Nasıl uyunur? Dr. Jackson uyumayı öğrenmenin en iyi yolunun insanın kafasına, uyuyup uyuyamayacağını takmaması olduğunu buldu. Bunu yapmanın en iyi yolu da; her gece saatlerce, uyumak zorunda olduğunu düşünmekten vazgeçmek. Kafalarını sâkin, bedenlerini gevşemiş hâlde tutarlarsa, uyumadan da uyuyarak olduğu kadar dinlenebileceklerini hastalarına kanıtladı.”2

Yani kalbi düşüncelerden boşaltmış hale getirip bedeni gevşek tutmak, sağlıklı bir uykuya kapı açar. Murakabede de kalbi Allah’tan başka her şeyden boşaltıp huzur ve sükûneti yaşamak3 bu dengeli yapı açısından önemlidir.

Kısaca sâlikin, Allah’ı tefekkürle meşgul bir kalble ve gaybetteki huzurla, uykuya fazla ihtiyacı kalmaz. 24 saatte kaylûle4 dâhil bir dervişe 2-4 uyku saat yeter.

  1. Huzur, cennet ehlinin psikolojik olarak yaşadığı bir haldir. Ayete göre bu huzurun içinde havfa yani korkuya da yer yoktur.5 Huzurda mutluluk ve sükûnet vardır.
  2. Sâlik teheccüdde huzuru yaşarken vücudu hiçbir şekilde kımıldamaz, hareketsiz olarak donup kalmış gibidir. Bedenî huzur, sükûnet söz konusudur.
  3. Gece murakabe sırasında namazdaymış gibi bir yere dayanılmaz, dayanılırsa tam uyku hâli ortaya çıkabilir ve buna murakabedeki yakaza uykusu denmez, fıtrî uyku denir.
  4. Gözler ya tam kapalı ya da yüzde 90 oranında olmak üzere çok kısıktır. Dış göz kapanınca iç göz açılır.
  5. Yine huzurda soluk alış verişleri uyuyan kişilerde görülen ritim üzeredir, yani tabiî hâldedir. Hatta murakabedeki huzur halinde soluk alış verişi burunla gerçekleşir ve ağızdan alınan nefese göre daha derindir. Allah Kur’ân’da derin nefes alan (teneffese) sabaha yemin eder.6
  6. Bedenî kas (müsküler) yapısı, yataktaki istirâhat formundaki gibi serbesttir. Sıkılı ve kasılmış halde değildir. Bu da yaşanan derin bir huzur haline işaret eder.
  7. Huzuru hal olarak günlük hayatta da yaşamak, insanı modern hayatın streslerinden kurtarır. Ruh, nefs ve beden bütünlüğüne ulaştırır.
  8. Huzur yani Allah’ı iç dünyada yaşamak, daimî olursa bu aynı zamanda zikr-i daimîyi7 elde etmiş olmak demektir. Ve daimî zikirde beden, ruh ve nefis sürekli kendilerine özgü zikri yaşarlar.
  9. Duyu organları dış dünyaya ya yarım, ya da tam kapalıdır. Özellikle gaybette dış dünya farkındalığı da yoktur. Beş duyu organı dış dünyaya kilitlenmiştir. Gaybette dervişin nisbî olarak kendi beden farkındalığı da yoktur. Dil kımıldamaz, gönlün mânevi hali de huşu ve sükûnet üzeredir.
  10. O sırada benlik duygusu da kaybolur, çünkü o esnada, ben’den içeri veya beşerî ben’den öte ilahî/aşkın “Ben” ortaya çıkar.8 Bu bilinçaltının da ötesidir, psikolojinin konusu da değildir, akıl ötesidir. Psikoloji bunun sadece dışavurum hallerini inceleyebilir, derunundaki ezelî hakikati bilemez. “Psiko”dan sonraki “loji” buna engeldir.
  11. Huzuru yaşayanlar uyanıktır, uyanmıştır. Çünkü Peygamberimizin dediği gibi “insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.”9 Huzurda sabitlenenler uykudan uyanan ölüler gibidir. Zaman ve mekân algıları da nisbî olarak yitime uğrar.
  12. Gaybetle gelen huzurda merhamet ve şefkat hissi duyarlılığında bir kalp yumuşaması yaşanır.
  13. Allah’la beraberlik ruhî ve bedenî olarak derin bir huzur yaşanır. Bu da tüm streslerin (iç basıncın) sıfırlanması şeklinde ortaya çıkar. Esasen zikir ehlinde stres ve buna bağlı olarak endişe, dünyevi gam ve keder olmaz. Eğer zikirden sonra hala stres varsa bu dervişin dersini ihlâslı olarak çekmediğini veya mutlaka bir eksikliği olduğunu gösterir.
  14. Tasavvufî eğitim bir yolculuktur. Seyr ve sülûktur. Yolun sonunda gayb olmak/kaybolmak yani hiç olmak vardır. Huzur işte bu gaybetle ortaya çıkar.
  15. Daimî huzuru yaşayanlar; hayatta karşılarına çıkan belalara, sıkıntılara, üzüntü ve korkulara dayanıklıdırlar. Bu yüzden herhangi bir psikolojik travmaya maruz kalmazlar.10 Onlar depresyon, şizofreni, megolomania ve anksiyete gibi savrulmalar yaşamazlar.
  16. Huzurda sabitleşenler küsmezler, kırmazlar, kırılmazlar, cedelleşmez ve başkasının dedikodusunu yapmazlar. Onlar hayırda aktiftirler.
  17. Bursevî Hazretleri’ne (ö. 1137/1725) göre huzur-ı kalb olmadan namaz olmaz. Bu da şu anlamdadır: Kalb âle-i sırda Allah ile birlikte olmadıkça gerçek namaza ulaşılamaz.11

MURAKABEDE HUZUR HALİ

Murâkabe sonucu elde edilen huzur hali, Allah’la sürekli yaşamayı ve bu suretle siva kirlerinden kurtulmayı sağlar. İnsan ruh, beden, nefs bütünlüğünde dengeye ulaşır ve bu denge de kemâle yol açar.

Ayrıca huzurda Allah’ı görmekle ilgili ihsan boyutu da bulunur. Bu durumda kul murâkabe ile kâmil bir mümin olur. Özellikle teheccüdlerde manevî ders esnasında yaşanan huzurla sâlik/kul, gece elde ettiği dönüşümle gündüz bütün işlerini ihsan mertebesinde; “Ben Allah’ı, Allah da beni görüyor” farkındalığıyla yapar.

Netice itibariyle Allah’ı huzur olarak yaşayan bir dervişte; takva, ihlas, sabır, tevekkül, muhabbet vb. gibi pek çok manevî terakki dönüşümleri görünür. Böylece ciddi yapılacak bir gece zikir-murakabe uygulaması, sâliki kâmil bir kul haline getirir.

Dipnotlar: 1) Budak, Psikoloji Sözlüğü, 761-762. 2) Jackson Ensign Addington, Yüzde Yüz Düşünce Gücü, çev: Birol Çetinkaya, (Akaşa Yay.) İstanbul 1999, s. 195. 3) Er-Raʻd, 13/28. 4) En-Nûr, 24/58. 5) Bekir Topaloğlu, “Cennet”, DİA, 7/376 vd. 6) Et-Tekvîr, 81/18. 7) El-Ahzâb, 33/41. 8) Roger Arnaldez, İbn el-Arabî ve Fahreddin el-Râzî’nin Düşüncesinde İlâhî “Ben” İle Beşerî “Ben”, çev. İsmail Yakıt, İstanbul 1985. 9) El-Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, 2/312. 10) Esma Sayın, Tasavvufî Aşkla Esmâ-i Hüsnâ, Emin Yayınları, Bursa 2016, 60. 11) İsmail Hakkı Bursevî, Ferahu’r-rûh Muhammediyye Şerhi, Haz. Mustafa Utku, Uludağ Yayınları, Bursa 2003, 267.

Kaynak: Ethem Cebecioğlu, Altınoluk Dergisi, Sayı: 433