Mal ve Servet Düşkünü Olmanın Kötülüğü

Cemiyet Hayatımız

İman ile olgunlaşmayan insanlar, dünya varlıklarına düşkün olurlar. Çünkü onlar için ne varsa bu dünyalıktır, ötesi yoktur. Bunun için malı severler, helal haram demeden mirasa konarlar, başkalarının miras hakkını dahi almak isterler.

DÜNEVÎLEŞMEK YA DA SERVETE KARŞI DÜŞKÜNLÜK

Müminlerin para, mal, makam ve mevki ile çetin bir imtihandan geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Buna varlıkla imtihan da diyebiliriz. Bu yazımızda servete düşkünlük bir başka deyişle dünyevileşmenin temel kodlarından söz etmek istiyoruz. Her türlü zenginlik ve varlık servetin içine girmektedir. Servete düşkünlükten maksattan, servete karşı aşırı bağlılık neticesinde Allah’a olan kulluk vazifesini ihmal etmeyi, insanlara ve topluma olan görevleri yerine getirmemeyi kastediyoruz.

İMANLA OLGUNLAŞMAYAN İNSAN MALA DÜŞKÜN OLUR

İman ile olgunlaşmayan insanlar, dünya varlıklarına düşkün olurlar. Çünkü onlar için ne varsa bu dünyalıktır, ötesi yoktur. Bunun için malı severler, helal haram demeden mirasa konarlar, başkalarının miras hakkını dahi almak isterler.

Kur’an âyetleri böyle bir insanın davranışını şöyle anlatmaktadır:

O, mal sevgisine aşırı derecede düşkündür.” (Âdiyât, 100/8). “Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helal demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı bir biçimde seviyorsunuz.” (Fecr, 89/17-20)

MALA KARŞI AŞIRI SEVGİ

Öyle insan vardır ki, mal ve servet onun için her şeydir. Esir olurcasına mala tutkundur. Gözü, gönlü doymak bilmez. Halbuki servet, zenginlik ve her nevi varlık Allah tarafından verilmekte ve imtihan olarak insana sunulmaktadır. Aşağıdaki âyette bu gerçek vurgulyanmaktadır:

Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah’ın yanındadır.” (Teğâbun, 64/15).

ÇOK MALA SAHİP OLMA ARZUSU AHİRETE HAZIRLIKTAN ALIKOYAR

Allah, mal ve diğer varlıklarla öğünmenin insanları âhiretten ve onun için hazırlanmaktan alıkoyduğunu haber vermektedir:

Çokluk kuruntusu sizi, o derece oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz. Hayır! Yakında bileceksiniz! Elbette yakında bileceksiniz.” (Tekâsür, 102/1-3)

Cenâb-ı Hak, bu âyette “Nihayet kabirleri ziyaret edinceye kadar.” buyurup, ölünceye kadar buyurmamıştır. Çünkü insanlar dünyada misafirler olup devamlı olmadıkları gibi, kabirlerde de ziyaretçiler gibi bir müddet kalıp, oradan âhirete gideceklerdir. Devamlı kalacakları karar yurdu cennet ile cehennemdir. Bu sûrede, insanın mal, makam, köleler, cariyeler, bina yapımı, bağ, bahçe, ağaç dikme, Allah rızası talep edilmeyen ilim, Allah’a yaklaştırmayan amel gibi dünya ile ilgili olan herhangi bir şeyle başkasına karşı övünmesi murat edilmiştir. (Muhammed b. Kayyım el-Cevziyye, I’detü’s-Sâbirîn ve Zehîratü’ş-Şâkirîn, Beyrut, 1980, s. 218-219).

MAL İLE ÖVÜNMEK İNSANIN TABİATIDIR

Mal ve çocukların çokluğu ile övünmek insanın tabiat ve karakteridir. İnsan bundan kurtulamaz. Ancak Allah’ın temizleyip âhireti dünyaya tercih ettirdiği kimse bu tabiat ve karakterinden kurtulur. Hayatı boyunca ölünceye kadar çoklukla övünerek kalbini uyutan ve bu uykudan ancak ölüler ordusuna katıldığı zaman uyanan kimseye bu Sûrede büyük bir tehdit vardır. (bkz. İbn Kayyım, a.g.e., s. 228).

Kaynak: Kerim Buladı, Altınoluk Dergisi, Sayı: 392