Maide Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Mâide suresinin 105. ayetinde ne anlatılıyor? Mü’minlerin kendilerini düzeltmesini emreden ayet, Mâide suresinin 105. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْۚ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْۜ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَم۪يعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah size yaptıklarınızı haber verecektir. (Mâide, 5/105)

SİZ KENDİNİZİ DÜZELTMEYE BAKIN!

Bilgi:

Müslüman, Allah’ın istediği şekilde iman esaslarına inanır, O’na bağlıdır. Söz ve eylemlerinde doğruluğu ilke edinir. Nefsin arzularına, şeytanın ve kötü insanların günah çağrılarına uymaz. Allah’ın ve elçisi Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in emrettiği şekilde davranan bir mümin, kötü huy ve alışkanlıklarından sıyrılmaya çalışır. İyilik, güzel ahlak, takva ve erdemlerle kendisini güzelleştirir. Bu gayret üzere kendisini düzeltmeye çalışarak başkalarına örnek bir Müslüman olur. Kendisi doğru olan ve doğruluktan ayrılmayan mümine, sapanlar zarar veremez.

Mesaj:

  1. İyiliği ilke edinip doğruluktan ayrılmamaya kararlı bir mümin, Allah’ın razı olacağı bir hayat yaşama çabasındadır.
  2. Mümin, önce kendi hatasını görür, önce kendi hatasını düzeltmeye çalışır.

Kelime Dağarcığı:

Merci: Dönüş; başvurulacak makam, sığınılacak mevki.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Ey iman edenler! Siz kendi halinizi düzeltmeye çalışın! Zira siz doğru yol üzere olduğunuz sürece sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’a olacak ve O, yaptıklarınızı size bir bir haber verecektir.

Mü’minler fert ve toplum olarak kendilerine dikkat etmeli, hallerini düzeltmeli, Allah’ın yasaklarından kaçınmalı, emirlerini tutmalı, istikamet üzere bir hayat yaşamalı, hem kendi şahıslarının hem de toplumlarının iyiliğine ehemmiyet vermelidirler. Öncelikli vazifeleri budur. Çünkü onlar fert ve toplum olarak hidâyet üzere bulunur, doğru yolu tutarlarsa yanlış yollara sapanlar onlara zarar veremez. Fakat bu ifadeden, “hiç kimse kimseye karışmasın, herkes kendi kendine yalnız bir hayat yaşasın” gibi Kur’an’ın ruhuna uymayan yanlış bir mâna anlaşılmamalıdır. Çünkü doğru yolda olmanın esaslarından biri de, gücü yettiği kadar iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamaktır. Nitekim âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Ey mü’minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan seçkin bir topluluk bulunsun. İşte onlar, doğru ve kalıcı yatırım yapanların ta kendileridir.” (Âl-i İmrân  3/104)

“Ey mü’minler! Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz usûlünce iyilikleri ve güzellikleri teşvik edip yayar; kötülük ve çirkinlikleri yasaklayıp önüne geçmeye çalışırsınız. Bunu da zâten Allah’a inandığınızdan dolayı, onun bir gereği olarak yaparsınız…” (Âl-i İmrân  3/110)

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de:

“Sizden her kim bir kötülüğü görür ve değiştirmeye gücü yeterse onu eliyle değiştirsin, eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin, buna da gücü etmezse kalbiyle buğzetsin.” (Müslim, İman 78; Tirmizî, Fiten 11)

Ebûbekir (r.a.)’ın şu açıklamaları, bu âyet-i kerîmeyi nasıl anlamak gerektiğine dair yeterli bilgiyi vermektedir: O  bir gün minberde şöyle konuşmuştur: “Ey insanlar, siz bu âyeti okuyor ve onu doğru olmayan bir şekilde tevil ediyorsunuz. Ben Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu iştim: «İnsanlar zalimi gördükleri zaman eğer ellerini tutmaz ve onu zulümden engellemez iseler, aradan fazla bir zaman geçmeden Allah kendi nezdinden onların hepsini kuşatacak bir azap gönderir.»” (Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 8) İşte “Hem öyle bir fitneden sakının ki, geldiği zaman içinizden sadece zulmedenlere dokunmaz, herkesi kuşatır” (Enfâl 8/25) âyet-i kerîmesi bu hakikati haber vermektedir.

Doğru yol üzere bulunmanın en önemli göstergelerinden biri, en zor zamanlarda bile insanların hak ve hukuklarını korumaya çalışmak ve bu yolda zaman ve zeminin gerektirdiği tüm önlemleri almaktır.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com