Mâide Suresi 49. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Mâide Suresi 49. ayeti ne anlatıyor? Mâide Suresi 49. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mâide Suresi 49. Ayetinin Arapçası:

وَاَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ اَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكَۜ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ اَنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ اَنْ يُص۪يبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْۜ وَاِنَّ كَث۪يرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ

Mâide Suresi 49. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hangi dinden olurlarsa olsunlar, onların arasında Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından bile seni saptırmamaları için, onlara karşı son derece dikkatli ol! Eğer senin verdiğin hükmü kabul etmez de yüz çevirip giderlerse, şunu bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları belâya uğratmak istemektedir. Zâten insanların birçoğu Allah’ın yolundan çıkmış kimselerdir.

Mâide Suresi 49. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyet-i kerîmelerin şöyle bir sebep üzere indikleri nakledilir: Bir grup yahudi kendi aralarında “Gelin Muhammed’e gidip onunla konuşalım. Belki onu dininde fitneye düşürebiliriz” diye konuşup Resûlullah (s.a.s.)’e geldiler ve: “Ey Muhammed, biliyorsun ki biz, yahudilerin bilginleriyiz, eşrafıyız ve efendileriyiz. Eğer biz sana tâbi olursak kavmimiz bize muhalefet etmez ve bütün yahudiler sana tâbi olurlar. Şimdi bizimle kavmimiz arasında çözülmesi gereken bir dava var. Bu davada gelip senden hüküm isteyelim, seni aramızda hakem kılalım. Sen de onların aleyhine, bizim lehimize hüküm ver. Biz de sana iman edelim, seni tasdik edelim” dediler. Peygamberimiz onların bu tekliflerini kabul etmedi ve bu âyetler nâzil oldu. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, VI, 370-371)

Âyetin “Eğer senin verdiğin hükmü kabul etmez de yüz çevirip giderlerse, şunu bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları belâya uğratmak istemektedir” (Mâide 5/49) kısmı dikkat çekicidir. Burada Allah’ın hükümlerine sırt çevirmenin, onlara göre amel etmekten uzak durmanın, bir de o hükümlerin uygulanmasına engel olmaya çalışmanın cezasının tehir edilmeyip hemen verileceği ikâzı yapılmaktadır. Çünkü Kurân ve Peygamber’in verdiği hükmü kabul etmemek, bunlardan yüz çevirmek, açıktan açığa adâleti reddedip haksızlığa ve zulme yönelmek mânasını taşır. Adâletin yerine getirilmemesi ise toplumu felâketlere sürükleyecektir. Peygamber’in emrine aykırı davranmanın dünyada belâ ve musibetlere, âhirette de azaba sebep olacağıyla ilgili şöyle buyrulur:

“Resûlüllah’ın emrine aykırı hareket edenler, artık başlarına büyük bir belânın gelmesinden veya pek elemli bir azâbın tepelerine inmesinden korkup çekinsinler.” (Nûr 24/63)

Nitekim Medine yahudileri her fırsatta İs­lâm’a karşı düşmanca tavır aldıkları ve müslümanlara ihanet ettikleri için başlarına büyük musibetler gelmiş; bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı da sürgün edilmiştir. Bu durum, Allah’ın hükmü yanında, onu bir tarafa itip câhiliye hükmünü tercih etmenin tabii bir neticesinden başka bir şey değildir:

Mâide Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mâide Suresi 49. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...