Mahya Ne Demek?

NE NEDİR?

Mahya nedir, ne anlama gelir? Mahya kelimesinin sözlük anlamı nedir? Osmanlı’da mahya geleneği nasıldı? Mahya kelimesi ile ilgili cümleler.

Mahya, “Ramazan, bayram ve kandil gecelerinde câmilerde, iki minâre arasına gerilen ipler üzerine elektrik ampulleriyle (eskiden yağ kandilleriyle) yazılan yazı veya çizilen şekil” demektir.

MAHYA NEDİR?

Mahya kelimesi sözlükte, “Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim” anlamına gelir.

OSMANLI’DA MAHYA GELENEĞİ NASILDI?

Osmanlılar’ın ilk mahyayı ne zaman kurdukları bilinmemektedir. Ancak 1578’de İstanbul’a gelen Alman seyyahı Schweigger’in seyahatnâmesinde yer alan bir tasvirde minareler arasındaki bir mahya açıkça görülmektedir (Eine newe Reyßbeschreibung, s. 193).

Şubat 1588’de 3. Murad’ın bir tezkire-i hümâyunla Mevlid kandilinde Regaib ve Berat gecelerinde olduğu gibi minarelerin kandillerle donatılmasını emretmesi (Selânikî, s. 197-198), esasen mûtat olan mübarek gecelerde kandil yakma geleneğine Mevlid gecesinin de eklenmesi ve bu geleneğe resmiyet kazandırılması şeklinde yorumlanmıştır. (Danişmend, III, 106)

2. Selim’in mübarek gecelerde camilerin kandillerle süslenip aydınlatılmasını istemesi (Atâ Bey, I, 135) ve 3. Murad’ın anılan tezkiresi Schweigger’in çizimiyle birlikte ele alındığında cami ve minareleri kandillerle donatmanın mahya şeklinde de olabileceği ihtimali akla gelmektedir. Buna göre I. Ahmed zamanında (1603-1617) minareler arasına ilk mahyayı kurduğu rivayet edilen Fâtih Camii müezzinlerinden Hattat Hâfız Ahmed Kefevî’den önce de belki basit bir mahya geleneğinin mevcudiyeti ve minareleri bu iş için uygun olan Sultan Ahmed Camii’ne ibadete açıldığı ilk günlerden beri mahya kurulduğu düşünülebilir. Nitekim Ayvansarâyî bu caminin mahyaları için, “Mâhiyeleri kendi vakf-ı kadîmidir” demektedir. (Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 165)

Dolayısıyla Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın 1134 (1722) yılında verdiği, bütün selâtin camilerine mahya kurulması emrini (Mehmed Ziyâ, I, 426) bir başlangıçtan çok geleneğin tekrarı saymak gerekir. Selâtin camileri genellikle iki minareli olduğundan mahya için uygundular. Ancak aralarında Eyüp Camii gibi minareleri çok kısa olanlar da vardı. Bunlar daha sonra mahya kurulacak hâle getirilmiş, meselâ Eyüp Camii’nin minareleri Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın emriyle 1136 (1723-24) yılında yükseltilmiştir. (DİA, XII, 10)

İstanbul camilerinde kurulan mahyalarda daha ziyade Feth sûresinin ilk âyeti, “Mâşallah, Tebârekellah, Bismillâh, Leyle-i Kadir, Hoş Geldin Yâ Ramazan, On Bir Ayın Sultanı” ve ramazanın son günlerinde “El-Firâk” veya “Elveda” gibi yazılar yer alırdı.

Mahya için en uygun yazı türü sülüstü; resim olarak da tek veya çift boru çiçeği, gül, fulya, kız kulesi, kayık, vapur, köşk, fıskıye, köprü, cami, top arabası, tramvay, ayyıldız ve ortadaki bir yıldıza bakan çifte ay gibi motifler kullanılırdı.

MAHYA KELİMESİ İLE İLGİLİ CÜMLELER

Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi.

***

Bir Ramazan mahyası gibi ışıktan yazılmış müjdeler okurdum.

***

Öksüzün altın bahtı yıldızdan mahyalarda.

***

Kandil yakılması Müslüman ülkelerin hepsinde görülüyorsa da mahya kurma geleneği sadece Osmanlı’ya özgüdür.

***

Mahyalarda, Ramazan ayının ilk onbeş gününde yazılar göze çarparken, sonraki günlerde resimler boy gösterir.

***

1928’de devlet tarafından mahya ustalarının maaşları kesildi, kandil yağı verilmedi.