Kurban Aczini İtirâftır

Kurban

Kurban Yüce kudret karşısında aczini itirâftır. Kurban özünden verebilmek, tutkulardan soyutlanabilmektir.

Kurban kelime anlamı itibâriyle “takarrüb ve yakınlaşma” demektir. Istılahta ise Allah’a yakınlık niyetiyle muayyen zamanda hayvanların boğazlanmasıdır. Nitekim Allah Teâlâ:Sizin kurbanlarınızın ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır, Allah’a ulaşacak olan sâdece kalplerinizdeki takvâ duygusudur.” buyurur.

Kurban Hz. Âdem’den beri insanlığın tanıdığı bir şiârdır. Takvâ boyutuyla erdirici bir özelliğe sahip olduğu halde takvâdan ve iyi niyetten; nefsi ıslah ve Allah rızasından uzak olunca yorgunluk ve itlâftan ibâret olmaktadır.

KURBANIN PEK ÇOK HİKMETİ VE FAYDASI VARDIR

Gerek hacdaki kurban, gerekse haccın dışındaki vâcip kurbanın insanlar için mânevî, sosyal ve ekonomik pek çok hikmet ve faydaları vardır. Kurban öncelikle teslîmiyeti, Hakk’ın emrine boyun vermeyi anlatır. İnsanın kendi elleriyle beslediği bir hayvanı icâbında kendi elleriyle boğazlaması kolay değildir. Kurban ibâdetinde bu dünyada her şeyin emânet olduğu ve Hakk’ın dışındaki hiçbir şeye sevginin sınırsız olamayacağı vurgulanmaktadır. İnsan kurbanla beşeri duygularını kurban etmeyi ve faniliğe bağlanmanın yetersizliğini daha iyi anlamaktadır.

KURBAN ACZİNİ İTİRÂFTIR

Kurban Yüce kudret karşısında aczini itirâftır. Kurban özünden verebilmek, tutkulardan soyutlanabilmektir. Verilen nimete şükrü kalpte yaşamak ve şükrün, nimeti başkalarıyla paylaşmak anlamına geldiğini idraktir. Kurban kalbi korumak için fânîliğe âid yönelişlerden pişmanlıktır. Mâsivâya meyil ve muhabbetten nedâmettir. Nefsin meylini ve kalbe baskısını önleyerek gönlü korumak; yâni takvâdır. Kurbandan bize kalacak olan sâdece takvâ duygusudur. Nitekim oruç ibâdetinin ana gayesi takvâ, namazın zikir, huşû ve huzûr-i kalb, zekâtın mânevî arınma olduğu gibi kurbanın hikmeti de takvâdır.

Allah için kesilen kurbanın şükre vesile olması için başkalarıyla paylaşılması, işin kurbanın mânevî kârıdır. Nitekim Allah Rasûlü kestiği hayvanın dağıtılmasını emretmiş ve akşamleyin hane halkına:”hayvandan ne kaldı?” diye sorduğunda Âişe Vâlidemiz: “Sırt kemiği hariç hepsi dağıtıldı.” demişti. Allah Rasûlü: “Desene sırtı hariç hepsi bizim oldu.” buyurmuştu. Bu hadiste verilenin, infak edilenin peşin kâr gibi mânevî kazanca yazılacağı açıkça ifâde buyurulmaktadır.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi, 239. Sayı