Kültürel Yozlaşmanın Nedenleri

Cemiyet Hayatımız

Kalpte, Allah için buğz etme hassâsiyeti kaybolursa, gayr-i müslimlerin nefsânî hayat tarzını taklit neticesinde yavaş yavaş aradaki farklar ortadan kalkmaya başlar. Îmânı bir halat kabul edersek, Allah için muhâlefet hissi zayıflayınca, halatın liflerinin tek tek kopmaya başlayacağı muhakkaktır.

Ecdâdımız Osmanlı, hâkim olduğu 24 milyon kilometre karelik coğrafyada farklı din, dil ve ırka mensup birçok milletle asırlarca birlikte yaşadı. Fakat dâimâ İslâm’ın izzet ve şerefiyle kendi örfünü yaşattı. Değil gayr-i müslimlerden tesir almak, onlara tesirde bulunmak sûretiyle dînini ve kültürünü en güzel şekilde temsil etti. Gayr-i müslimler nazarında bile Türk yemekleri, Türk tatlıları, Türk âdetleri meşhur oldu.

Fakat bugün iktisâdî sebeplerle dünya devletleri içinde geri sıralara düşmemizle beraber, öz kültürümüze uymayan birçok âdet hayâtımıza girdi. Giyim kuşamdan, düğün, eğlence, yılbaşı ve tatil anlayışlarına ve evde köpek beslemeye kadar hayâtın pek çok safhasında gayr-i müslimlere benzerlikler arttı.

MARKA DÜŞKÜNLÜĞÜ

Ayrıca gayr-i müslimlerin ve yabancıların estirdikleri moda rüzgârlarıyla toplumumuzda bir marka düşkünlüğü de meydana gelmiş durumdadır. Basîret sahibi mü’minlerin bunlara meyletmemesi, kendi imkânlarıyla global kültürün öz kültürümüz üzerindeki istîlâ hamlelerini desteklememesi, bilâkis bunlara karşı şahsiyetli bir duruş sergilemesi zarûrîdir.

Bizim giyim tarzımız, evlerimizin dekoru, yaşayış şeklimiz vs. İslâm’ın târif ettiği şekil, renk ve âhenkte olmalıdır. Nitekim bu hassâsiyetin örnek bir tezâhürü olarak Hazret-i Ömer Azerbaycan ve Dağıstan’a ordu gönderirken, oradaki putperestlerin giysilerinin, yemeklerinin, örf ve âdetlerinin taklid edilmemesi husûsunda çok ciddî îkazlarda bulunmuştur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları