Kötülükle Savaşmayı Beceren Kimseler

Cemiyet Hayatımız

İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak bir seviye işidir. Bunu ancak ne söylediğini, ne zaman, nerede ve nasıl söylemesi gerektiğini bilen ehliyetli kişiler yapabilir. Çünkü onlar herkese anladığı dilden hitap ederler.

Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder,kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız…” (Âl-i İmrân, 110)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Müslüman kötülükle savaşmalı ve yapabiliyorsa onu eliyle değiştirmeli, buna gücü yetmiyorsakötülüğü diliyle önlemeli, onu da yapamıyorsa, hiç değilse kötülükten nefret etmelidir. Bu kadarcık bir çaba zayıf bir îmânın, ama mü’min bir adamın varlığını gösterir.” (Müslim, Îmân 78; Ebû Dâvûd, Salât 239, 242; Tirmizî, Fiten 11;)

İyiliği, kötüden ayırt etme, iyiliği benimseyip kötüden nefret etme yeteneğini kaybeden kimse yaşayan ölüden farksızdır.

Peygamber Efendimiz Müslümanların, hiç kimsenin kınamasından korkmadan her yerde doğruyu söylemelerini isterdi.

İYİLİĞİ HATIRLATIP KÖTÜLÜĞE ENGEL OLMA

Bir gün, iyiliği hatırlatıp kötülüğe engel olma konusunu anlatıyordu. Bunu şöyle bir örnekle açıkladı:

Gemi yolcuları alt ve üst katlara yerleştiler. Geminin alt katında seyahat edenler, “Su ihtiyacımızı sağlamak için iki de bir yukarı çıkıyor, üsttekileri rahatsız ediyoruz. Geminin tabanından bir delik açıp suyu oradan alalım” diye konuştular.

Bu durumda üst kattakilere onlara engel olmazsa, hepsi birden boğulup gider. Eğer onlara gemiyi delmenin yanlış olduğunu anlatırlarsa, hem kendilerini hem ötekilerini boğulmaktan kurtarırlar. (Buhârî, Şirket 6; Şehâdât 30; Tirmizî, Fiten 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 268, 270)

Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Peygamberimin Sevdiği Müslüman, Erkam Yayınları