Kocası Vefat Eden Bir Kadının Mali Hakları Nelerdir?

Sorularla İslam

İlk eşi vefat eden erkek, ikinci olarak evlenmiş ve daha sonra kendisi de trafik kazasında vefat etmiştir. İlk eşinden olan çocukları üvey annelerinin daha önceki servette hakkı olmadığını söyleyerek, onu mirastan mahrum etmek istemektedir. Kısaca kocası vefat eden kadının malî hakları nasıl belirlenir?

Bir koca vefat edince, üzerindeki mal varlığı mirasa girer ve bu mirasçılar arasında nikâhlı olan eşi de vardır.

KOCASI VEFAT EDEN KADININ MALİ HAKLARI

Bir önceki vefat eden eşine ait olup, alınmayan hak varsa, bunun hesaplanıp ayrılması da gerekebilir. Bu yapıldıktan sonra, son eşinin hakları şunlardır:

a) Kendisine ait hak ve alacaklarını tespit ettirmek: Kocası ölen kadın, öncelikle kendisine ait çeyiz eşyasını, zînetlerini, kendi parasıyla satın alınmış olup kocasına bağışlamadığı ödünç niteliğindeki para, taşınır ve taşınmaz malları, varsa birikmiş nafaka alacağını alabilir. Kadın daha önce miktarı belirlenen mehrini almamışsa, bu mehir peşine dönüşür ve miras malından öncelikle bunu da alma hakkına sahiptir. Daha önce hiç mehir konuşulmamışsa, bilirkişinin belirleyeceği emsal mehir (mehr-i misl) kadar bir mehir alabilir.

b) Miras hakkı: Kocası ölen kadın, kocasının oğlu veya kızı, oğlunun ilânihâye oğlu veya kızı ile birlikte mirasçı olursa sekizde bir, bu belirtilen mirasçılardan hiçbirisi bulunmazsa dörtte bir miras alır. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “..Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Şayet çocuğunuz varsa, bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır..”[1]

c) İddet nafakası: Nafaka yükümlüsü koca vefat ettiği için, dört ay on gün vefat iddeti beklemede iddet nafakası gerekmez. Çünkü koca vefat edince tüm malı mirasçıların hakkı haline gelir, Bunlar arasında eşi de vardır ve miras hakkını alacaktır. İslâm’ın ilk dönemlerinde, kocası ölen kadının bir yıl süreyle evden çıkarılmamasına dair bir vasiyet düzenlenmesi şu âyetle isteniyordu. “Sizden karısını geride bırakarak ölecek olanlar, eşlerinin kendi evlerinden çıkarılmayarak bir yıl süreyle yararlanmasını vasiyet etsinler.”[2] Ancak bu âyetin miras âyetlerinin inmesiyle neshedildiği ve bir yıl olan iddet süresinin de başka bir âyetle,[3] dört ay on güne indirildiği kabul edilir. Bununla birlikte, kadının bir yıl süreyle ortak meskende oturma hakkının mâlî bir hak olarak devam ettiği görüşünde olan fakihler de vardır. Oturulan evin miras paylaşımının bir yıl ertelenmesiyle yukarıdaki ayetle amel edilmesi mümkündür.

Dipnotlar:

[1]. Nisâ, 4/12. [2]. Bakara, 2/240. [3]. Bakara, 2/234.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları