Kısaca Tasavvuf Ne Demek?

Tasavvuf

Kısaca tasavvuf nedir, ne anlama gelir? 11 maddede tasavvuf tarifleri.

Tasavvuf, kalben safâya ermektir. Zâhir ve bâtını, iç ve dış âlemi Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hâline benzetebilme gayretidir. Zira hadîs-i şerîfte buyrulmuştur:

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile beraberlik için de O’nunla hâl, amel, hissiyat ve fikriyat beraberliği içinde bulunmak elzemdir. Tasavvuf, Allah Rasûlü’nün kalbî hayatını, kalbimize nakşedebilmenin, O’nun gönül dokusundan hisseler alabilmenin eğitimidir. Tasavvuf, hayatı baştan sona, Peygamber Efendimiz’in yaşadığı gibi îtidâl üzere yaşayabilmektir. Zira O -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, beşeriyete rehber ve âlemlere rahmet olarak gönderildi.

Yeri geldi, bir insanın başından geçebilecek en ağır imtihanlardan geçti. Lâkin tevekkül ve teslîmiyetini bir an dahî kaybetmedi. Yeri geldi, taşlandı. Kendisine bu zulmü revâ görenlere bedduâ etmedi. Bilâkis nesillerinden İslâm’a hâdim neferler çıkarması için Rabbine ilticâ etti. Yeri geldi, binbir çile çemberinden geçirildi. Fakat sabır ve şükürde zirve bir örnek oldu. Yeri geldi, putperest kavmi tarafından en ağır hakaret ve zulme mâruz kaldı. Fakat dâvâsından aslâ vazgeçmeyip dâimâ Rabbine sığındı ve O’na teslim oldu.

Hiçbir zaman kibirlenmedi. Hayatının hiçbir ânında “benlik, enâniyet, gurur ve ucub” olmadı. Bilâkis dâimâ tevâzuun zirvesinde yaşadı. Nâil olduğu nîmet ve muvaffakıyetleri aslâ nefsine mâl etmedi. Dâimâ:

“–Sen lûtfettin yâ Rabbi! Sen’in ihsânın, Sen’in ikrâmındır...” dedi.

Bütün mahlûkâta karşı kalp âlemi, pamuktan daha yumuşaktı. Dâimâ merhamet ummânı oldu. Kendisi ihtiyaç içerisinde olsa dahî infak hâlinde idi. Her zaman kendinden önce ümmetini düşündü. Elindeki bütün imkânlarla bir “cömertlik âbidesi” hâlinde yaşadı. Dâimâ gayret ve cesaretin zirvesinde idi. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur:

“Bedir’de savaş bütün şiddetiyle devam ederken, biz bazen Peygamber Efendimiz’in arkasına sığınıyorduk. Hepimizin en cesuru O idi. Düşman saflarına en yakın yerde O bulunurdu.” (Ahmed, I, 86)

Beşerî hayatta incelik ve zarâfet, tabiat-i asliyesi idi. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, son derece rakik ve hassas bir kalbe sahipti. Bir gün mescidin kıble duvarında bir tükrük gördü ve o kadar müteessir oldu ki mübârek yüzü bir anda kıpkırmızı kesildi. Ensar’dan bir kadın hemen kalkarak tükrüğü kazıdı ve oraya güzel bir koku sürdü. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatlayıp; “Ne güzel oldu.” buyurdu. (Nesâî, Mesâcid, 35; Bkz. Müslim, Mesâcid, 13)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- etrafına servet dağıtmadı. O’nun tevzî ettiği, İslâm’ın muhteşem şahsiyet ve karakteriydi.

İlk tebliğinde dahî, evvelâ şahsiyetini tescil ettirdi, sonra insanları ebedî kurtuluşa davet etti.

Bir mü’minin de, mü’minlerden “hüsn-i şehâdet” alabilmesi çok mühimdir.

Bütün evliyâullah, Hak yolundaki kahramanlar ve cihangirler dâimâ müslümanlar tarafından hayırla yâd edilmişlerdir. Onlara yapılan duâlar; “عَلَيْهِ الرَّحْمَةُ وَالْغُفْرَانُ” yani “Allâh’ın rahmet ve mağfireti üzerlerine olsun” sözleriyle devam etmektedir. Cenâb-ı Hak bizden de böyle bir şahsiyet arzu ediyor.

TASAVVUFUN AMACI

Tasavvufun gâyesi, kalp âlemini Cenâb-ı Hakk’ın râzı olacağı selîm bir hâle getirmektir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in gönül ikliminden hissedâr olabilmenin gayreti içinde bulunmaktır. Yani gönlü, “muhabbetullah” ve “mârifetullah”ta merhaleler katedecek bir kıvama ulaştırabilmektir.

TASAVVUFUN TARİFLERİ

  1. Tasavvuf: Takvâ üzere yaşama sanatıdır.
  2. Tasavvuf: Hayatın med-cezirlerine ve acı-tatlı sürprizlerine takılmama sanatıdır.
  3. Tasavvuf: Değişen şartlar altında şikâyeti unutma, muvâzeneyi koruma ve dâimâ Allâh’ın takdîrine râzı olma sanatıdır.
  4. Tasavvuf: Güzel ahlâka kavuşabilme sanatıdır.
  5. Tasavvuf: Mukaddes bir eğitimdir.
  6. Tasavvuf: Zâhiren ve bâtınen kendini ikmâl eden mü’minin mahlûkâta yönelerek onların eksiğini-noksanını telâfi gayretine girmesidir.
  7. Tasavvuf: Kulu kalben Allâh’a vâsıl ederek huzura kavuşturan yoldur.
  8. Tasavvuf: Kitap ve Sünnet’i kalbî derinlikle hissedip vecd içinde yaşamaktır.
  9. Tasavvuf: Ömrü ebedî saâdet müjdeleriyle gelen bir son nefese hazırlamaktır.
  10. Tasavvuf: Hayatı ihsan duygusu içerisinde, yani ilâhî kameraların gözetimi altında olduğumuzun şuur ve idrâkiyle geçirebilmektir.
  11. Tasavvuf: Süflî duyguların temizlenmesi ve ulvî duyguların inkişâfı neticesinde, ilâhî azamet tecellîleri ve kudret nakışlarının hayranlığı içerisinde, büyük bir aşk, vecd ve istiğrâk ile yaşayabilmektir.

Böyle bir kalbî kıvamın mektebi olan Tasavvuf, diğer adı ile takvâ, ihsân ve zühd; muhabbetullah ve mârifetullah bahsinde, gönüllerden mîrâca doğru açılmış mânevî bir pencere mahiyetindedir.

Tasavvufta verilen irâde eğitimiyle, nefsin mertebeleri terakkî ettirilir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları