Kırtas Hadisesi

Siyer-i Nebî

İslam tarihinde Kırtas hadisesi veya Kırtas vakası ne zaman oldu, bu hadisenin aslı nedir?

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in hastalıkları şiddetlendiğinde ashâbına:

“‒Gelin size bir yazı yazdırayım, ondan sonra dalâlete düşmeyesiniz!” buyurdular.

Ashâb-ı kirâm ihtilâf ettiler. Kimisi yazı malzemelerinin getirilmesini istiyor, kimi de Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i yormaktan korkarak buna gerek olmadığını söylüyordu.

Bundan anlaşılıyor ki Allah Rasûlü’nün bu talebi vücûb ifade etmiyor, “arzu ederseniz yazdırayım” mânâsı taşıyordu. Zira ashâbın meseleyi böyle anlamasına sebep olan karineler vardı.

Hz. Ömer, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i yormamak için:

“‒Nebiyy-i Ekrem’in ağrısı çok arttı, (onu daha fazla yormayalım). Nasıl olsa elimizde Allâh Teâlâ’nın Kitâb’ı mevcut, o bize yeter” deyince Efendimiz (s.a.v) de bu sözlerini tekrar etmediler.

Bunun üzerine oradaki sahâbe arasında ihtilâf çıktı, sözleri birbirine karıştı. Rasûlullah Efendimiz de:

“‒Yanımdan kalkınız! Benim yanımda ihtilâf ve münâkaşa edilmesi lâyık değildir!” buyurdular. (Bkz. Buhârî, İlim, 39)

Allah Rasûlü (s.a.v)’in yazdırmak istediği şeyler mutlaka gerekli olsaydı yazı malzemesi gelmeyince onları hemen sözlü olarak da söyleyebilirlerdi. Tıpkı son anlarında bütün müşrikleri Arap Yarımadası’ndan çıkarmalarını ve gelen heyetlere ikramda bulunmalarını vasiyet ettikleri gibi.

Sahih rivâyetler Rasûlullah Efendimiz’in bir şeyler yazdırmak istemeleri hâdisesinin, vefatlarından 4 gün evvel Perşembe günü gerçekleştiğini ifade ediyor. Eğer yazdırmayı arzu ettikleri şeyler vâcib olsaydı insanların ihtilâf etmesiyle onları tebliğden vazgeçmezlerdi. Zira tebliğ vazifelerini terketmiş olurlardı. Hâlbuki o güne kadar müşriklerin amansız karşı koymalarıyla bile bu vazifelerini terketmemişlerdi. Vahiy olmayan ve Efendimiz’in kesin olarak emretmediği hususlarda ashâb-ı kirâm dâimâ görüşlerini söylemişlerdir.

İmâm Rabbânî Hazretleri şöyle buyurur:

“Sahabe­nin ictihâdî konularda Allah Rasûlü’nden farklı görüşler ortaya koyduğu olmuştur ve biz bunun olabileceğini kabul etmekteyiz. Vahyin nüzûlü devam etmesine rağmen bu tavrı sebebiyle sahabe yadırganmamış ve bundan nehyedilmemiştir. Eğer onların bu muhalefeti Cenâb-ı Hak katında doğru görülmeseydi mutlaka bundan men edilir ve ictihâdî konularda Allah Ra­sûlü’ne muhalefet edenlere karşı tehdit içeren âyetler nazil olurdu. Nitekim bir kısım sahâbî, sesini Efendimiz’in sesinden fazla yük­selttiği için, inen âyetlerle îkâz edilmiş ve bu davranışa karşı çok bü­yük bir tehdit gelmiştir…

Rasûlullah (s.a.v) vefât hastalığı esnâsında bir şey yazdırmak için kâğıt istediklerinde sahabenin ihtilaf etmesi de bunun gibidir. Sahabenin bir kısmı kâğıdın getirilmesini istemiş diğer bir kısmı buna mâni olmuştur. Hz. Ömer (r.a) kâğıdın getirilme­sini istemeyenler arasında yer almıştır…

Hz. Ömer’in tavrı, Efendimiz’in böyle zor bir anda daha fazla rahatsız olmaması için olup merhamet duygularından ileri gelmektedir. Ayrıca Efendimiz’in kâğıt talebiyle ilgili emri, diğerlerinin bu konu­ların meşakkatinden kurtulması için vücup değil tavsiye (müstehap) ifade etmektedir. Eğer kâğıdın getirilmesi yönündeki emir vücup ifade etsey­di, Allah Rasûlü (s.a.v) ufak bir tartışmadan dolayı bu isteğinden vaz­geçmez ve ısrarla bu emrin yerine getirilmesini beklerlerdi…

Şunun bilinmesi gerekir ki; bazı ictihâdî konularda sahabe­nin Efendimiz’den farklı düşünmesi -Allah korusun- hevâ ve taassup sonucu olursa bu durum onların dinden çıkmalarına se­bep olur. Zira Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e karşı edepsizlik etmek ve ona kö­tü davranmak -Allah korusun- küfürdür. Bilakis sahabenin söz konusu ihtilafı “ibret alın (kıyas edin!)”[1] âyetinin îcâbıdır. Nitekim ictihâd de­recesine erişmiş bir kimsenin ictihâdî konularda başkasının ictihâ­dına uyması yanlıştır ve Allah Teâlâ tarafından sakıncalı görülmüştür.”[2]

Dipnotlar:

[1] el-Haşr, 2. [2] İmâm Rabbânî, Mektûbât, İstanbul: Semerkand yay., 2013, II, 587-590, no: 36.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.