Kimlerle Arkadaşlık Etmemeliyiz?

Cemiyet Hayatımız

Feraset, bir şeyi dikkat ve teemmül ile, isâbetle idrak etmek mânâsına gelen “teferrüs”ten isimdir.

"MÜ'MİNİN FERASETİNDEN SAKININ"

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyuruyor:

(Selîm) akıl ile merzuk olan, ondan hissedar olan kişi umduğuna nâil ve onun muradı hâsıl olmuştur. (Buhari)

Mü’minin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allâh’ın nûruyla bakar, görür.” (Buhari)

FERASETİN 3 ANLAMI

Feraset, bir şeyi dikkat ve teemmül ile, isâbetle idrak etmek mânâsına gelen “teferrüs”ten isimdir. Rey ve idrakte ince, derin ve isâbetli olmak demektir. Şu sûretle târif edilmiştir:

  1. Kalbde olana muttalî olmak.
  2. Yakînen keşfetmek, gaybı görmek.
  3. Kalbinde mânâların idrakine yarayan ve parlayan nûrlar yükselmek.

Mü’minlerin ferasetinden sakınmak tavsiyesi günah yapmaktan ictinab etmek lüzûmuna işârettir. Çünkü öyle feraset erbabı vardır ki, mânevî müşahede ile günahkârın içini görür. Onu utandıracak sözler söyler ve utandırır. Bununla beraber bu hadîs-i şerîfde zeka ve ihtisas ehline karşı saygı göstermeğe de delâlet olsa gerektir.

"MÜ'MİN BİR DELİKTEN İKİ DEFA ISIRILMAZ"

Mü’min, bir yuvadan iki defâ ısırılmaz (yani uyanık olan bir mü’min iki defâ aldanmaz, dikkatle gözünü açar).

Müşrik şairlerden Ebû Gırre, Rasûlullah (s.a.)’i hicveden azılı düşmanlardandı. Bedir muhârebesinde esir olmuştu. “Kızlarım var, öksüz kalacaklar, fakirim…” diye yalvarınca Rasûl-i Ekrem (s.a.) bir daha müslümanlar aleyhinde hicivde bulunmamak şartıyla ve kendisinin de kuvvetli temînatı üzerine fidyesiz serbest bırakmıştı. Hatta bu müşrik bundan fevkalade memnun olarak irticâlen lehinde bir şiir de söylemişti.

Sonra tekrar küfriyâtına başladı. Uhud muhâ­rebe­sinde müslümanların eline esir düşünce yine yalvarmağa başladıysa da Rasûl-i Ekrem (s.a.) bu sefer afvetmedi ve bu hadîs-i şerîfi buyurdu.

"BAHTİYAR" VE "BEDBAHT" KİMSELER ARASINDAKİ FARK

Bahtiyar adam, kendinden başkasıyla (yani başkasının halinden veya başkasının başına gelenden) ibret ve öğüt alandır. Bedbaht ise kendisiyle (yani kendisinin halinden) başkasının ibret ve öğüt aldığı insandır. (Müslim)

KİMLERLE ARKADAŞLIK ETMEMELİYİZ?

Bütün insanlar tarak dişleri gibi müsâvîdir yani eşittir. Ancak ibâdetle birbirinden üstün olurlar. Kendisine layık gördüğün (meziyet ve) fazîletin benzerini senin için revâ görmeyen hiçbir kimse ile sakın arkadaşlık etme!

Üstünlüğü temin eden ibâdet mefhûmu gerek şahıs, gerek âilevî, gerek ma’şerî ve millî, bütün insan vazîfelerine şâmildir. Çünkü bunların hepsi dînimizde ibâdettir. Bu hadîs-i şerîfte arkadaşlığın karşılıklı hak ve vazifelerine de işâret buyurulmuştur.

MİLLET NASIL OLURSA HÜKÜMET DE ÖYLE OLUR

Siz (ey millet!) Ne halde bulunursanız, başınıza da öyle idâre eden adamlar geçirilir. (Deylemî)

Hükûmetler ictimâî bünyelerden doğarlar. Bünye yani millet ne kadar iyi ve sağlam olursa onun hükûmeti de öyle olur. Bünyeyi ihmal edip de her işi hükûmetten beklemek hatâdır. Evvela ferd olarak kendimizi, sonra cemiyetimizi ıslah edelim, o vakit görürüz ki, herşey düzenine girmiştir.

Kaynak: Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Musahabe -5, Safya:168-173