Kendin İçin İstemediğin Şeyi Mü’min Kardeşin İçin De İsteme

İbadet Hayatımız

Peygamber Efendimiz (s.a.v), sahabeyi epey hiddetlendiren soruyu soran gence nasıl cevap veriyor? Müslüman kardeşlerimize karşı nasıl bir tutum ve şuur içinde olmalıyız?

Câhiliyye, ailenin ayaklar altına alındığı bir toplumdu. İffet ile, insanlık haysiyetiyle asla imtizaç etmeyen sayısız nikâh türleri vardı. Rasûlullah Efendimiz böyle bir toplumu ıslah etmek gibi çok zor bir vazifeyi deruhte ediyordu.

SEN İSTER MİYDİN?

Bir genç gelip zinâ etmek için izin istedi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; ona öfkeyle ve hakaretle hitap etmedi. Ona aklını ve gönlünü iknâ edecek şekilde sualler sordu:

“–Bunu kendi annen için ister miydin?”

Genç, boynunu büküp;

“–İstemezdim.” dedi.

“–Bunu kızın için, halan için, teyzen için ister miydin?” diye ayrı ayrı suâl etti.

Genç, suallerin her birinde (şahsiyetini acıtacak vaziyetler karşısında) boynunu büküp;

“–İstemezdim.” deyince, Efendimiz;

“–İnsanlar da istemezler…” buyurdu. Böylece delikanlıyı vazgeçirdi. Ona duâ etti. (Ahmed, V, 257)

KENDİN İÇİN İSTEMEDİĞİN ŞEYİ MÜ’MİN KARDEŞİN İÇİN DE İSTEME

Rasûlullah Efendimiz; o delikanlıya, toplumdaki her ferdin, aslında bir başkasının kızı, bir başkasının kardeşi, bir başkasının halası, teyzesi ve benzeri bir irtibat içinde olduğunu hatırlattı. Âdetâ;

“Kendin için istemediğin şeyi, mü’min kardeşin için de istememelisin. Îmânın kemâli budur.” demiş oldu.

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, engin şefkat ve merhametiyle muhatabının hayrını ve iyiliğini istediğini en güzel şekilde hissettiriyordu. Ona taviz vermiyor, fakat sert ve haşin de davranmıyordu. Bir gencin böyle bir suâl ile Efendimiz’in yanına gelebilmesi bile, O’nun topluma nasıl bir şefkat ve müsamaha ile yaklaştığının delilidir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, sadece vaaz etmekle kalmıyor, sıkıntılara çare de gösteriyordu. Gençlere maddî güçleri yetiyorsa bir an önce evlenmeyi tavsiye ediyor, henüz hazır değiller ise, o imkânı buluncaya kadar oruç ve sabırla iffetlerini korumayı emrediyor, topluma da evliliğin zorlaştırılmamasını telkin ediyordu. Birçok genci de bizzat evlendirmekteydi.

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmetine karşı hâlini şöyle tarif etmişti:

“Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin hâline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben de sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.” (Müslim, Fedâil, 17)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Mayıs, Sayı: 219