Kehf Suresi 8. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kehf Suresi 8. ayeti ne anlatıyor? Kehf Suresi 8. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kehf Suresi 8. Ayetinin Arapçası:

وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَع۪يدًا جُرُزًاۜ

Kehf Suresi 8. Ayetinin Meali (Anlamı):

Doğrusu biz, yeryüzünde bulunan her şeyi vakti gelince kupkuru bir toprak hâline getirmekteyiz.

Kehf Suresi 8. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ hayatı ve ölümü insanların amel bakımından hangisinin daha iyi olduğunu belirlemek için yarattığı gibi (bk. Mülk 67/2), dünya üzerinde bulunan canlı cansız her türlü varlığı da birer imtihan malzemesi ve sorusu olarak var etmiştir. Oradaki sayısız nimetleri; malı, mülkü, evlat ve serveti dünyanın bir zineti olarak yaratıp çekici kılmıştır. Buna mukâbil insanları da iyiyi kötüden ayırabilecek, yaptıklarından sorumlu olacak akıl, irade ve diğer melekelerle donatmıştır. Bunların hepsinin yaratılış maksadı imtihan sırrıdır. Yoksa hâşâ Yüce Allah bunları bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmamıştır. Nitekim âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Biz göğü, yeri ve aralarında bulunan şeyleri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Eğer biz eğlence edinmek isteseydik, bunların hiçbirini yaratmadan, onu kendi katımızda edinirdik. Fakat biz böyle bir şey yapmayız.”  (Enbiyâ 21/16-17)

“Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Biz onları gerçek bir sebep ve hikmete bağlı olarak yarattık. Ne var ki insanların çoğu bunu bilmez.” (Duhân 44/38-39)

O halde fırsat eldeyken bu nimetleri Allah Teâlâ’ya kulluk yapıp O’na yakınlaşmak yolunda kullanmak gerekmektedir. Değilse Cenâb-ı Hak, dünya üzerindeki bütün nimetleri ve varlıkları vakti gelince yok etmekte, kurumuş toprak haline getirmektedir. Bu yok oluş ve toprak haline geliş her an durmadan devam etmektedir. An be an canlılar ölmekte; insanların, hayvanların ve bitkilerin bedenleri toprağa karışıp toprak olmaktadır. Evler, saraylar, hanlar, hamamlar, milletler, devletler, kültürler ve medeniyetler için de aynı ilâhî kanun hükmünü icrâ etmektedir. Kıyamette ise bu durum son olarak, en muhtevalı ve her şeyi kuşatacak şekilde vuku bulacak, ardından yepyeni bir hayat başlayacaktır. Dolayısıyla dünyada dâimî hiçbir şey yoktur; her şey fanîdir. Yalnız Allah bâkîdir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Yeryüzünde bulunan herkes fanîdir. Yalnız sonsuz büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.” (Rahmân 55/26-27)

İşte insanın üzerinde durması ve düşünmesi gereken asıl mes’ele budur. Şimdi, Allah’a ve âhirete imanın kalbi nasıl tesir altına alıp zorluklara karşı insana nasıl bir tahammül gücü kazandırdığını muşahhas halde göstermek ve yüzyıllarca uyutulduktan sonra yeniden uyandırılmak suretiyle âhiretin varlığına apaçık bir delil olarak sunulmak üzere Ashâb-ı Kehf’in son derece dikkat çekici kıssasına giriş yapılmaktadır:

Kehf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kehf Suresi 8. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...