Kaside Nedir?

NE NEDİR?

Kaside: Büyükleri övmek için belli kâideler çerçevesinde yazılan, tek kafiyeye dayanan, en az 15 beyit tutarında olan şiir. Divan şiirinin belli başlı nevilerindendir.

KASİDE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Risâlet-i Muhammediyye’nin ilk zamanlarında, şiiri yarışmalarda birinci seçilerek Kâbe’nin duvarına asılmış olan İmriü’l-Kays’ın, kız kardeşi hayattaydı. Kendisine Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç âyet okudular. Fesâhat ve belâgatin ne demekolduğunu gâyet iyi bilen bu kadın Kur’ân âyetlerini işitince:

“–Bu bir insanın sözü olamaz. Eğer yeryüzünde böyle bir söz var ise, kardeşimin şiirinin Kâbe’nin duvarında asılı durması münâsip değildir. Onu indirip yerine bu sözü asmak lâzımdır.” demek mecbûriyetinde kaldı ve kardeşinin kasidesini kendi elleriyle Kâbe duvarından indirdi. Seviye olarak onun altında bulunan diğer Muallakât’a hiçbir diyecek kalmadığından onlar da birer birer indirildi.


Ebû Tâlib, Kureyşlilerin Necâşî’ye elçi ve hediyeler gönderdiğinden haberdâr olunca, Muhâcirleri müşriklerin desîselerinden korumaya teşvik için Necâşî’ye hitâben, onu medheden bir kaside yazıp gönderdi. (İbn-i Hişâm, I, 356)


Onlar büyük bir edep ve hürmet ile “muhterem âcizler” diye tâbir ettikleri akıl hastalarını, av etiyle beslemek, kaside ve ilâhî terennümleriyle tedâvî etmek gibi hâlâ kâ’bına varılamamış bir merhamet, muhabbet ve

medeniyet seviyesine ulaşmışlardır.


“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Ka’b bin Züheyr tevbe edip müslüman olarak emân almak için yüksek huzûrunuza gelmek ister, kabul buyurur musunuz?” diye sordu. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den; “Evet!” cevâbı sâdır olunca sevinçle:

“–Ka’b benim yâ Rasûlallâh!..” dedi. (İbn-i Hişâm, IV, 152; Hâkim, III, 675/6480; Heysemî,IX, 393)

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu affına bir şükrâne olması için huzûr-i Peygamberî’ye gelmeden evvel nazmetmiş olduğu “Bânet Süâd” kasîdesini okumaya başladı. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bundan ziyâdesiyle memnun kalarak mübârek sırtındaki Hırka-i Şerîf’i çıkarıp Ka’b -radıyallâhu anh-’a giydirdiler. Böylece kasidenin ismi, Arapça’da hırka mânâsına gelen “bürde” kelimesiyle zikredilerek, “Kaside-i Bürde” oldu.