Kabe’nin İnşası

İslam Tarihi

Yeryüzünün ilk mabedi; Kabe’yi kimler inşa etti? Kabe’nin inşası ve Mekke’nin kuruluşu.

İbrâhîm -aleyhisselâm- hi seneler sonra Mekke’ye döndü. İsmâîl -aleyhisselâm- ile kucaklaşıp hasret giderdiler. Hazret-i İbrâhîm, oğluna:

“–Rabbim’in emri var. Bir beyt inşâ edeceğiz. Sen de bana yardım edeceksin!” dedi.

İsmâîl -aleyhisselâm- ve Cebrâîl -aleyhisselâm- taş taşıdı; İbrâhîm -aleyhisselâm- da beytin duvarlarını dikti. Makâm-ı İbrâhîm’deki İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın ayak izi olan mermer de, Kâbe duvarları inşâ edilirken asansör vazîfesi gördü.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Bir zamanlar İbrâhîm, İsmâîl ile beraber Beytullâh’ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) «Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabûl buyur; şüphesiz Sen işitensin, bilensin.»” (el-Bakara, 127)

KABE’NİN YAPILIŞI

Kâbe’nin yapılışı hakkındaki rivâyetlere göre, Hazret-i Âdem ile Havva, cen­netten çıkarıldıkları vakit, yeryüzünde Arafat’ta buluşurlar, beraberce batıya doğru yürürler. Kâbe’nin bulunduğu yere gelirler. Bu esnâda Âdem -aleyhisselâm-, bu buluşmaya şükür olmak üzere Rabbine ibâdet etmek ister ve cennette iken, etrafında tavaf ederek ibâdet ettiği nûrdan sütunun tekrar kendisine verilmesini niyâz eder. İşte o nûrdan sütun orada tecellî eder ve Hazret-i Âdem, onun etrafında tavaf ederek Allâh’a ibâdet eder. Bu nûrdan sütun, Hazret-i Şît -aleyhisselâm- zamanında kaybo­lur, yerinde siyah bir taş kalır. Bunun üzerine Hazret-i Şît, onun yerine taştan, onun gibi dört köşe olan bir binâ yapar ve o siyah taşı binânın bir köşesine yerleşti­rir. İşte bugün Hacer-i Esved diye bilinen siyah taş odur. Sonra Nûh tûfânında bu binâ, uzunca bir süre kumlar altında gizli kalır. Hazret-i İbrâhîm, Allâh’ın emriyle Kâbe’nin bulunduğu yere gider, oğlu İsmâîl -aleyhisselâm-’ı annesiyle birlikte orada iskân eder. Sonra İsmâîl -aleyhisselâm- ile beraber Allâh’ın emri mûcibince Kâbe’nin bulunduğu yeri kazar. Hazret-i Şît tarafından yapılan binânın temellerini bulur ve o temellerin üzerine bugün mevcut olan Kâbe’yi inşâ eder. Âyetteki «Beytullâh’ın temellerini yükseltiyor.» cümlesi, bunu ifâde etmektedir.

İbrâhîm -aleyhisselâm- insanların Kâbe’yi tavafa başlamalarına bir alâmet olsun diye Hacer-i Esved’i Kâbe’nin bir köşesine yerleştirmiştir. Bu siyah taş cennetten çıktığı zaman kardan daha ak olduğu hâlde insanların günahları onun kararmasına sebep olmuştur. (İbn-i Hanbel, I, 307) Câhiliye ve İslâm dönemlerinde birbiri ardınca vukû bulan yangınlar, onu daha da siyah bir hâle getirmiştir.

HZ. İBRAHİM VE İSMAİL’İN (A.S.) DUASI

Kâbe’nin inşâsı tamamlanınca Hazret-i İbrâhîm ve İsmâîl -aleyhimesselâm-, Allâh’a şöyle duâ ettiler:

“Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslîm olanlardan kıl! Neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar; bize ibâdet usûllerimizi göster; tevbelerimizi kabûl et; zîrâ tevbeleri çokça kabûl eden, çok merhametli olan ancak Sen’sin. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden Sen’in âyetlerini kendilerine okuyacak, on­lara kitâb ve hikmeti öğretecek, onları(n nefslerini) tezkiye edecek bir peygamber gönder! Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sen’sin!” (el-Bakara, 128-129)

Âyette geçen duâ ile alâkalı olarak Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sel­lem-:

“Ben; babam İbrâhîm’in duâsı, kardeşim Îsâ’nın müjdesi ve annem Âmine’nin rüyâsıyım.” (Ahmed bin Hanbel, V, 262; Hâkim, el-Müstedrek, II, 453) buyurmuşlardır.

 Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları